Aziz Kardeşlerim,mektubunuz için düşünceleriniz ve güzel projeleriniz için çok teşekkür ediyorum. Hayatın tüm alanlarında gittikçe daha bir somutlaşan, onulmaz çözümler ve yozlaşmaları aşabilmek için, öncelikle dostlukları yükseltmek gerekiyor. Umutları yükseltmek için bir dayanışma ve sorumluluk bilincini yükseltmek gerekiyor. İnsanlık ikliminde ilişkileri, pragmatik ve teknik ilişkilerle sınırlı olmaktan çıkarmak gerekiyor. Belirtmek gerekiyor ki hayat daha anlamlı kılınacaksa eğer,bu ancak dostluk,kardeşlik ve dayanışma ilişkilerinin daha derin,daha içtenlikli,daha kuşatıcı, daha sürekli,daha boyutlu kılınmasıyla mümkün olacak. Sizi tebrik ediyorum. Size selam veriyorum,dualar ediyorum. Sizi Hakk’ka emanet veriyorum. Her zaman güzellikler içerisinde olasınız aziz kardeşlerim. 4 Mayıs 1999 Atasoy Müftüoğlu
Bizde sesimize ses, duygularımıza duygu kattığı için değerli ağabeyimize sevgiler gönderiyoruz. O’nun mektubunun anlamı büyük; çünkü bugün bir kaç kitap yazmış ya da bir gazetede kendine köşe kapmış bir çok kendini her türlü ihtiyacın üstünde gören zevat, bu inceliği gösteremiyor. Bize değer verenlere bizde değer veriyoruz. Sayın Müftüoğlu,sizi saygıyla selamlıyoruz.Her zaman yüreğiniz bu kadar geniş olsun. Sizin gibi İNSAN’ların varlığını bildikçe umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Kainat Mektup Dergisi’nin 2. Sayısı/ Cihad Meriç
[Kainata Mektup Dergisi’nin 1. sayısını Atasoy Abiye gönderdiğimizde üstteki mektubu almıştık. 2. sayıda bu mektubu altına üsteki notumuzu düşerek yayınladık. İkinci sayıda eline ulaştığında geniş gönüllü, gençlerin azim ilacı Atasoy Müftüoğlu yine bir mektupla karşılık vermişti. Ve inanıyorum ki ona ulaşan tüm mektuplara, dergilere aynı şekilde mukabele etmiştir. Rabbim hayırlı ömür versin, bizleri yaşarken onun hikmetinden nasiplendirsin. Amin.]
Atasoy Müftüoğlu’nu nasıl tanıdım?
Gecenin bir vakti Marmara FM’de gece yürüyüşü yapan İbrahim Paşalı (Artık radyo programı yapmıyor; fakat Gerçek Hayat dergisinde kendisini ara sıra görüyoruz. En son “Filistin için Bende Varım” konvoyunda karşılaştık. Kitaplarını ısrarla tavsiye ederiz.) bir çok değerimizi gündeme taşıdığı gibi onu da bizlere tanıtmıştı. Bir başka tevafuk ise şöyle gerçekleşti; Paşalı Marmara yolculuğuna çıktığında (1998) önce Eskişehir’de Atasoy Müftüoğlu’nu ziyaret ederek o zamanlar ikamet ettiğim memleketim Çanakkale’nin Biga İlçesinin şirin sahil kasabası Karabiga’ya ziyarete gelmişti. Mikrofonun ucundaki adam ile kucaklaşmıştık. Radyo muhabbetinden öte bir muhabbetti bizimkisi, şimdilerde internet ortamında kurduğumuz sahici ilişkiler kadar gerçekti.
Paşalı o kadar huzur doluydu ki şeyhinin yanından gelen mürid misali coşkuluydu, hatta Atasoy Abi Paşalı’ya bir hırka da hediye etmiş, bu hediye onu daha da memnun etmişti. Hırka bilirsiniz sembolik anlamı büyük bir hediyedir, şimdiye kadar sormak aklıma gelmemişti, Paşalı acaba o hırkayı hala saklıyor mu. (Belki Gerçek Hayat’ta bir gün hırkanın hikayesini yazar.) İnşallah saklıyordur ve hayat boyu aynı istikamet üzere yürür. Bizim Atasoy Müftüoğlu gibi yaşayan insanlara çok ihtiyacımız var.
O fikirleri ve eserleriyle islam kardeşliği adına umut ışığı olmuştur. İnsanlığı ve yazdıklarını yaşama hususundaki gayretiyle bizce tek başına her zaman bir adım öndedir. Bizim için Eskişehir=Atasoy Müftüoğlu’dur, her beldeye böyle bir münevver kişi gereklidir. Nedense bizde imkan bulan yazarların çoğunluğu hemen İstanbul’a yerleşme derdindedir. Kimse üzerine alınmasın kişisel bazda olayın herkesçe farklı açılımları vardır. Bizler her ilimizde hatta kainatın her yerinde böyle alimler olduğunda rahat bir nefes alacağız. Kayseri’de sayha’nın kaptanı Kani Çınar’ın varlığıda bizim için aynı özelliktedir. Rabbim sayılarını çoğaltsın, bilmediğimiz güzel insanlarıda bize göstersin inşaallah. Amin.
Mayıs 2009, 10 yıl sonra; Atasoy Müftüoğlu Eskişehir’de bir işhanın üst katında bulunan bürosundan daktilo sesleri işitilmeye devam ediyor. Cihad Meriç Konya’da bulunan bir işhanının üst katında bilgisayarın tuşlarına dokunuyor. Araçlar ve mekanlar değişse bile gönüller, dostluklar, dertler aynı.