BİZ

Sitenin İşçisi

Cihad Meriç Kimdir?
1974 yılında Biga’da doğdu. İlk ve orta okulu şirin sahil kasabası Karabiga’da tamamladı. Çiftçi bir ailenin içinde doğaya yakın yeşil-mavi arası çocukluk yaşadı. Liseyi Osmanlı başkenti Bursa’da okudu. Üftade’yi , Somuncu Baba’yı bilmeden Ulu Cami’de huzur buldu. Lise sonrası 93 yılı sigorta girişiyle iş hayatı başladı. 94-96 askerlik, askerlik sonrası kendi işini kurma denemeleri derken 97 yılında “oku” kelimesiyle sarsıcı bir karşılaşma sonucu hayatını tekrar okumaya yöneltti. 1999-2004 Üniversite hayatı, evlilik ve Konya’nın damarlarında geçen yıllar. Piri Sır Hoca; toyluk, ham yobazlık, kurtarıcılık yılları ardından sabrı ve vesileyi öğretti. 2011’de kısmen tamamlanan 11 yıllık Konya mektebi onu öğretmen olarak Cizre’ye gönderdi. Son üç yıldır İstanbul’da eğitim hayatı sürmektedir. Nasip olursa külliyesini inşa edeceği bir beldeye göçmeyi düşünüyor. 98 yılından beri sürekli yazmaktadır. 14 hayat gören defteri toplam olarak 3873 sayfaya ulaşmıştır. Ahilik ve Mesleki Eğitim üzerine çalışmalar yapmaktadır. 40 yaşına kadar kırk kelimelik bir yaşamı adımlamıştır. Son dönem hayat tasavvurunu beş kelime ile özetler; Ahi, Aile, Külliye, Mahalle ve Şehir.
mesleken kırşehirli. (ahi evran)
bedenen çanakkaleli. (doğum yeri)
aşken konyalı. (yaşadığı şehir)
aklen istanbullu. (süleymaniye külliyesi)
ilmen bursalı. (haylaz lise talebesi)
kalben darendeli. (somuncu baba)

Kuran’ı Kerim hayat yolunu değiştirdi.

Hasan El Benna, kardeşlik üzerine ilk adımı attıktan sonra nerelere ulaşabileceğimizi gösterdi.

Cemil Meriç beyin zincirlerini kırdı.

Somuncu Baba ve bir vesile hayatına dokunan diğer erenler kalp zincirlerini kırdı.

Ahi Evran, İslam dinini hayat tarzı haline getirmenin yolunu gösterdi. Hayır üzerine nasıl teşkilatlanabileceğimizin ipuçlarını verdi.

Atasoy Müftüoğlu yerelden genele seslenmenin ve bu zamanda gençlere yaklaşımın usulünü gösterdi

Nuri Pakdil; ahlak, emek ve edebiyatı birleştirmenin ve geleneği yeni cümlelerle tekrar kurmanın yolunu öğretti.

Fethi Gemuhluoğlu hayatın hangi kademesinde olursak olalım halveti yaşamanın yolunu öğretti ve insan fatihi olmanın dostluk üzerinden tercümesini yaptı.

Sır Hoca’dan dini ilimleri tahsil ettik, dine bakış açısı kazandık, üslup öğrendik.

Öğrenmeye devam ediyoruz. Oldum demek meyve misali çürümeye düşmektir. İnsan son nefeste oldum diyebilirse toprak onu bağrına basar.

POJELERİMİZ

81 İL Bir Yiğit Projesi:
81 ilden ve kainatın ulaşabildiğimiz her noktasından en az bir İNSAN bir ADAM kaydetme derdimiz devam ediyor. Bazen haritalara bakıp ne kadar ilimizde ne kadar tanıdığımız iyi adam var diye değerlendirme yapıyoruz.

İyi Adamlar Defteri.
Her daim birbiriniz ve Rabbiniz ile rabıta halinde olun.

İyi adam kimdir?
Bu sorunun cevabını iyi adamların vicdanları bilir.
Elinden dilinden zarar gelmeyen adamdır.
İhtiyaç duyduğunda sen söylemeden hali anlayandır.
Sorumluluk bölgesinde Adaletle hükmetme derdinde olan adamdır.
Hatalarını görüp tövbe etmesini bilen adamdır.

Yollar rızaya ulaşmak içindir.

Güzel insanları bulmak her geçen gün zorlaşıyor. Eğer gerekli özeni göstermeyip bulduklarımızı, kendilerinden EMİN olduklarımızı da kaybedersek vay halimize.

Adalet ve Emek Hareketi

Bu yürüyüş bir sivil itaatsizlik arka planına sahiptir. Biz başka bir kainat tasavvuru olabileceğini düşünüyoruz. Servis edilen hayattan daha fazlasının yaşanabileceğini. İş, ev, okul, kahvehane, cafe, tv, bilgisayar, v.b. arasına sıkışan yaşamların kurtulma şansı olduğunu düşünüyoruz. Basma kalıp reçeteler yerine bu zamana uygun yeni şifa iksirleri olabileceğini hayal ediyoruz. Geleneğin damarlarından kopmadan bu çağa seslenen yeni cümlelerimiz olmalı. Gelenekten geleceğe aşk aşısı ancak bu yolda gayret gösteren samimi insanların elleriyle olacaktır.

Eksiği fazlasıyla kainatın her noktasından samimi,adil, emeğe saygılı seslerin yükselme vakti gelmedi mi?

KAİNATA MEKTUP SİTESİ

Sitemiz uzun zamandır (2000’li yılları başlangıç alabiliriz.) istikrarlı bir şekilde yayın hayatına devam ediyor. Aslında sitemizin çıkış noktası bir dergiydi; fakat zamanla sitenin yapısını dikkate alarak dergi ibaresini bıraktık ve yolumuza sadece kainata mektup olarak devam ettik ve ediyoruz. Şimdi içerik incelendiğinde gerçekten kainatta ne varsa bu sitenin bu konuları dertlendiği görülecektir. Biz yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi yazmaya çalışıyoruz. Bizlerin hayatında ne varsa kainata mektupta o var. Bu nedenle insan kainata bırakılmış mektuptur diyor ve yazmaya devam ediyoruz. İnsan ve Kainat ayrılmaz ve birbirine benzeyen bütünün parçaları.

İnternette uzun uzun yazı okunmuyor bunun bilincindeyiz; fakat bir kişi zevk alıp okuyacaksa onun hakkını da korumak gerekiyor. İsteğimizi, aradığımızı kolay bulmak ve bağlantılı konularının hemen ararda gelmesi birinci önceliğimiz.

Sitemizin Ön Plana Çıkan Bölümleri
“SEYYAH” bölümünde Türkiye haritasını çıkaracağız. Bir süre sonra dostlar bir yere gitmeden sitemize bakacaklar. Bu ilde neler yapabiliriz, nereleri ziyaret edebiliriz… gibi sorularına cevap bulacaklar. Seyyalık kültürü ayrı bir olay, herkes yolculuk yapar; fakat bazıları geçtiği yerin, mekanın ve zamanın hakkını verir.

“GÜNCE” ana başlığı altında yaşayarak yazdığımız tüm yazıları toplayacağız. Günce en serbest alan bana göre tüm edebi türleri kaplayacak kadar geniş.

“HABER” ülkemizden, bizim coğrafyamızdan, dünyadan farklı gördüğümüz, yerli ve özel bulduğumuz haberleri sizlerle paylaşacağız.

“DÜNYA” Adil bir bakış açısıyla dünya birbiriyle ilişki kurmalı. İletişim sahih olmadığında yönlendirmelere ve yalana açık hale geliyor. İnşallah bir gün dünyanın her yerinden doğru haber alacağımız bir ajansımız olur.

KAİNATA MEKTUP NEDİR?

Bizlerin hayata bakışındaki ana felsefe hayatı bütünleyebilmek, bölmeden parçalamadan biri algılayabilmek. Bu kucaklamayı ancak hedefi kainat olan mektup gerçekleştirebilir. Bugün farklı yaşantıları incelediğimizde çoğunun hayatın bir kulağından tuttuğunu görürüz. Neden bazı heyecanlar zamanla eriyor? Neden genç duygularla savunduklarımızın arkasında duramıyoruz? Neden üniversite yıllarında yıktığımız düzenlerin çark dişlileri oluyoruz? Bu sorular uzar gider; ama cevapları bir tek noktada buluşur. Hayatın bütününü kavrayıp kendine bir duruş belirleyememiş insanlar eksik parçalarla oluşturdukları duruşlarını koruyamazlar.

Bütünü görmeyi basiretin açılması olarakta ifade edebiliriz. Her alanda ahlak ve kalitenin yükselmesi için mücadeleye koyulmak bu açılımın sonucudur.

Kendisinin ayrı bir evren olduğunu bilen, muazzam bir varlık olduğunu keşfetmiş, kendini gerçekleştirmek için gereken iç sorguyu sürdüren her bireyi kalemi eline alıp kainata mektup yazmaya davet ediyoruz.

İNSAN : Kainata bırakılmış bir mektuptur.

Hayat akmaya devam ediyor, bizlerde küçük okullar kurarak yaşama taze kan pompalayabiliriz. Kâinata Mektup Dergisi böyle bir özlemin adı. Düşlediğinin neresinde dersek, daha yolun başındayız. Sadece yazılar yayınlamaktan öte hayatın içinde yürek yüreğe adımlayacağımız bir alan oluşturmak en büyük derdimiz. En büyük isteğimiz samimi bir gönlün sesini duymak, her nerede ise bu haykırışı kainata duyurmak. Bizler farkında olmasak da Kainat’a bırakılmış birer mektubuz. Kimimiz belki de hiç zarfı açılmadan rüzgar kuvveti ile savrulup macerasını tamamlıyor. Zarfı açma cesaretini gösterenler için iki yol var; özensiz açtıkları zarfla birlikte parçalanıp bilinmeze gitmek, sırrı keşfedip zarfı dikkatli açıp özü koruyarak hakikate yürümek. Biz zarfı açma cesareti gösterenlerle ilgileniyoruz. Mektubu alanlar ve silinmiş yerleri aslına uygun yazabilenler kainata mektup bırakmaya adaydır. Kimi bunu satır satır kalemle işler kimi yaşamıyla kurar cümlelerini, sonunda hepsi birer mektup olur. İyi eser bırakanların zarfları açık kalır ve mektubunu okuyanlar açık zarflara bir şeyler katarlar.
Büyük günde bütün zarflar açılacak bakalım nelerle karşılaşacağız.

Kainata Mektup Kronolojisi

1997 “Oku”maya başladık.
1998 Yazdık ve kainata mektup dergisini çıkardık.
1999 yılında sanal alanda Mysite ile başlayan yolculuk
2006 yılında blogger a geçti.
2007 kainatamektup.com adını aldık ve bloglamaya blogger.com adresinden devam ettik.
2008 Ramazan ayında yeni bir dönem başladı. Kendi sanal arazimizde yayın yapmaya başladık. Tabi ki tüm arşivi aktarmak zor oldu. Yazılardan alabildiğimizi yeni yere taşıdık, kalan yazılarada arşivden link verdik.

İlk günden itibaren özgün içeriğimiz en önemli sermayemiz oldu. Bundan sonrada yüreğimizden heyecan eksilmedikçe paylaşmaya ve paylaştırmaya devam edeceğiz.

Kainatın Uzun Tarihçesi

Sene 97 , aylardan nisan, klasik bir yaşamın sıkıştırdığı genç, üç harfli bir kelime ile tanışır: “oku” . Bu tanışıklıktan sonra hayatı eskisi gibi olmaz, artık dönüşü olmayan bir yürüyüş başlamıştır.
“Kalem” ile tanıştığında dünya zamanıyla 1 yıl geçmiştir, onun için ise oku ile kalem arasında geçen süre 23 yıllık bir yaşama bedeldir.
2. yıl kalem eşliğinde yaşama katılan yeni kelimelerle (yaşam durakları) devam eder.
3. yıl da hayatına yeni yürekler katılmaya başlar. Bu insanların yığın olmadan yürümek , paylaşarak kendilerini geliştirmek hedefleri olmuştur. Hayata karşı duruşlarını öğrenmek ve öğretmek üzerine belirlemiş bu insanlar; yaşam boyu öğrenci ve öğretmen olmaları gerektiğine karar vermişler ve bu fikir onları KAİNAT FAKÜLTESİ’ne ulaştırmıştır.

Kainat Fakültesi çatısı altında yaşam mektuplarla paylaşılmaya başlanır. Zamanla bu mektup trafiği toplu mektuplaşma eylemine dönüşür. Mektuplar artık bir dergi haline gelmiştir. Bir kaç sayı matbu çıkan dergimiz daha sonra yoluna internet ortamında devam etmiştir. Oku kelimesinden Vuslat kelimesine kadar 28 kelime yaşanmış ve şimdilik 3200 sayfalık 10 defterlik arşiv oluşmuştur.

Kainat Fakültesi içeriğin mektup tarzından oluşmasıyla zamanla kainata mektuba dönüşmüştür. Fakülte medrese bölümünde yaşamaya devam etmiştir.

YÜREĞİNİZLE KAİNATIN KALBİNE YENİ BİR HEYECAN KATABİLİRSİNİZ.

Bir cevap yazın

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial

Enjoy this blog? Please spread the word :)