Ahilik Nedir?
Ahilik; kişiyi mesleki hayatında sabır, ahlâk, güven gibi güzel meziyetlerle yoğurarak yetiştiren kurumdur. “Ahi sözcüğü Arapça kardeş anlamına gelen Ah sözcüğünden türemiştir,” kimilerine göre de “Ahi sözcüğü cömert, eli açık, alicenab gibi anlamlarda ideal insan tipi için kullanılan Akı sözcüğünün yumuşaması ile oluşmuş Türkçe bir sözcüktür.”
Ahilik Düşüncesinin Temel Dayanağı Nedir?
Kaynaklar incelendiğinde İslam’ın temel kurallarını esas alan fütüvvet geleneğine dayandığı görülür. Fütüvvet öğretisinin temelleri incelendiğinde ayet ve hadislerden oluşan bir hayat düsturu karşımıza çıkar. “Fütuvvet, Arapça Feta sözcüğünden türemiştir. Feta, iyi ahlaklı, üstün meziyetli, hak ve hukuka saygılı, malıyla ve gücüyle başkalarına yardıma koşan ideal insan tipidir. İslâmiyeti din olarak kabul eden milletlerdeki kahramanlık ülküsüne Fütuvvet; bu ülküyü taşıyana da Feta denmiştir.”
Ahilik Teşkilatının Amaçları Nelerdir?
“Ahiliğin amacı zenginle fakir, üreticiyle tüketici , emekle sermaye, halk ile devlet arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmektir. Ahilik teşkilatında esnaf ve sanatkârlara işyerlerinde yamak, çırak, kalfa ve usta düzeni içinde mesleğin incelikleri öğretilmiş, akşamları ise toplantı yerlerinde bir araya gelinerek ahlâki ağırlıklı eğitim uygulanmıştır.
Ahiliğin Temel İlkeleri Nelerdir?
“Ahilere, ahi babalarınca yaptırılmış olan zaviyelere gitmeye başlayışlarının ilk günlerinde şu ana ilkeler öğretilirdi ki, zaten bunlar, yüzyıllarca bizleri diğer toplumlardan ayıran özelliklerdendir.
*Ahinin eli, kapısı ve sofrası açık olmalı; yoksullara, düşkünlere, konuklara yemek yedirmeli ve yardım etmelidir. Ahinin gözü, dili ve beli bağlı olmalı, haramdan sakınmalıdır.
* Ahilikte başkasının ayıbını görmemek, onu yüze vurmamak ve alçak gönüllü olmak ana ilkelerdendir.
*Ahiliğin temel ilkelerinden biri sır saklamak olduğundan Ahiliğe ait ilkeler yazılı belge haline getirilememiştir. “Meslek Sırrı” deyimi de buradan gelmektedir.
*Ahilikte kol gücü ve alın teriyle geçinenlerin haklarının ve ürettiklerinin güvence altına alınması ana ilkedir.
*Ahiliğin dayandığı temel görüşlerden biri de insana değer vermektir. Ahilikte her zaman temel insan haklarında eşitlik savunulmuştur.
*Ahilikte eğitim daima ön planda tutulmuş, mesleki eğitim çerçevesinde çırak ve kalfaların iyi yetişmesine önem verilirken, ustaların bilgi ve becerilerini geliştirmesine çaba gösterilmiştir. Ustaların yaren sohbetlerine katılıp bilgi ve becerileri üzerine diğer ustalarla bilgi alışverişi yapmaları sağlanmıştır.
*Ahi teşkilatında üyelere bir savaş halinde hazırlıklı olabilmeleri ve orduya katılabilmelerini sağlamak amacıyla binicilik ve cirit atma konularında eğitim verilmiş, ordunun yiyecek, içecek ve askeri malzeme temini için de hep hazırlıklı olmalarına özen gösterilmiştir.
*Ahi dervişleri, gerçek bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla elde edilebileceği esasını benimsemişler ve çalışmalarında bu esasa önem vermişlerdir.
*Ahilikte özel teşebbüs ve mülkiyet kabul edilmiş, devletin rolü özel teşebbüsün yeterli olmadığı alanlarda kamu hizmetlerini yerine getirmek biçiminde değerlendirilmiştir.
*Ahi birlikleri bünyesinde yardımlaşmalarda kullanılmak üzere Orta Sandıkları kurulmuştur.
*Ahi birliklerinde emekliler, güçsüzler, sakatlık ve hastalık nedeniyle çalışamayanlar harici üye, fiilen çalışan yamak, çırak, kalfa, üstat ise dahili üye olarak bilinir.
Ahilik günümüz toplumuna ne diyor?
Günümüzde ticari hayatta yozlaşma zirveye ulaşmışsa, sözün senet olmaktan çıkmasının yanı sıra çekin-senetin ve imzanın anlamı kalmamışsa “Ahilik” kurumunun bize söyleyeceği çok şey olmalıdır. Güven kelimesinin anlamını yitirdiği bir yaşam biçimi uzun süre devam ettirilemez, bu nedenle ahilik kültürü bize önce güven aşısı yapar. Ahilik, her insanın bir iş ve meslek sahibi olmasını amaçlamıştır. Bu ilke, işsizliğin yok edilişinin kabulü ve kurum olarak yaşatılmasıdır. Anadolu’da hâlâ yaz tatillerinde çocuklarını bir sanatkâr yanına çırak verenler görülmektedir.
Günümüzde ahilik düşüncesi yaşanabilir mi?
Bizce günümüzde faizsiz bir sistem olmayacağını söyleyenlerle ahilik kültürünün eskide kaldığını söyleyenler aynı kişiler olmalıdır. Fakat şimdiki ticari sistemi oluşturan batı bile kendi ekonomik işleyişinde neredeyse faizi sıfıra çekmektedir. O zaman işin bir hakikati var bir de dilde dolaşanı. Batıyı referans alıp bizim referanslarımızı kabul etmeyenlere bu konuyla ilgili batının sıfıra yaklaşan faiz oranları örnek gösterilebilir. Bugün ekonomik, sosyal, kültürel kriz sebepleri incelendiğinde karşımıza çıkan sonuçlar hayatımızda ahilik öğretisinin eksikliğini gösterecektir. Kazanmadan yaşama, gereksiz tüketim, israf, faiz, para ile para kazanma, emeğin değersizliği, kullan at kültürü, bilinçsiz tüketim, kaliteli insan yetiştirme problemi, iletişim eksiklikleri, yapmacık ilişkiler, kalitesiz mal üretimi, bitmeyen ihtiyaçlar, kendi kendine yetememe sorunu, başkasını düşünme yoksunluğu… bütün bu problemlerin çözümü ahilik düşüncesi içinde mevcuttur.
Ticari hayatımızda uygulama alanı var mıdır?
“Bugün ticaret söz konusu olduğunda ahilikten bahsedenler var. Böyle şey olmaz. Değişen dünya şartları altında devletlerin ticareti ahilik (kardeşlik) anlayışından değil rekabetten geçer, eğer rekabet yoksa siz de yoksunuzdur.” Görüşü bazı kimselerce dillendirilmektedir. Rekabetten kasıt kalite ise bu o dönemde de vardı. Rekabet deyince büyük balık küçüğü yutar anlayışı ise işte ahilik geleneğinde böyle bir yutma yoktur. Bugün ki kriz; tekelci büyük balıkların, karşılıksız büyüyen finans sektörünün çöküşü değil midir ve hala sorun tam tanımlanamıyor, bu krizin içinden de batı bu kafayla zor çıkacaktır. Karşılığı olmayan paralar basılarak birileri sadece kağıt üzerinde kurtulmuş gibi gözükecektir. Oyunun kuralları tekrar yazılmayacaksa ahiliğin uygulama şansı olamaz. Bugün ticari hayatın kurallarını koyanların tek derdi sömürmekti. Eskiden ülkeleri cebren işgal ederek sömürenler zamanın şartları gereği kendilerine yeni yöntemler bulmuşlardır. Ahilik, omurgası sömürme fikriyatının oluşturduğu ticari hayatta yaşayamaz. Bu yaklaşımla küçük esnaf kepenk kapatmaya mahkumdur. Sömürecek bir şey kalmadığında ahilik kepenklerini açacaktır; fakat o gün çok geç kalmış oluruz.
Ahilik sadece bir esnaf örgütlenmesi midir?
Ahilik sadece esnaf teşkilatı olarak düşünüldüğünde gerçek değerini yitiriyor, öncelikle bu iyi tefekkür edilmelidir. “Ahilik = Esnaf” Teşkilatı yanlış ve eksik bir denklemdir. Ahilik yeri geldiğinde devletini de kurmuş, boşluk meydana geldiğinde şehri yönetmiş kapsamlı bir öğretidir. Hiç kimseyi açıkta bırakmayacak şekilde şehri ve köyü sahiplenmiştir. Yeri geldiğinde savunma ekibini dahi oluşturmuş, Kayseri’de kimsenin önünde duramadığı Moğol ordusunu da dize getirmiştir.
Ahilik ve Mesleki Eğitim?
Mesleki Eğitim günümüzde en sancılı alanlardan biridir. Teorik olarak yetiştirdiğimiz kişileri pratik yoksunu, pratik olarak yetiştirdiklerimizi de teori yoksunu bırakıyoruz. Ahilik kişiyi hem pratik hem de teorik olarak yetiştirir ve bireye iyi bir yaşam felsefesi katar. Bugün diyoruz ki; güven, kalite, ahlak, insan kaynaklarının doğru değerlendirilmesi (Mesleki Eğitim ve doğru işe doğru kişi.), üretim, alınteri kavramları önemlidir. Ve bu kavramlar bizim geleneğimizde mevcuttur. Kimi unutulmuş kimi yanlış anlaşılmış; fakat her zaman bir şekilde kendine yaşayacak atmosfer bulmuştur. Yamaklık ve çıraklık döneminde bireyin kabiliyetleri test edilir ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilir. Kalfanın ve ustanın başka mesleğe dönüşü çok zordur. Bugün hangi öğrencimizi yetenekleri doğrultusunda yönlendire biliyoruz. Günümüzde popüler mesleklerin, bazı bireysel ve çevresel yönlendirmelerin dışında planlı bir mesleki rehberlikten bahsedilebilir mi?
Ahilik felsefesinin Piri Ahi Evran’nın ufuk açıcı cümleleriyle konuyu tamamlayalım, bu paragrafı okuduktan sonra mesleki eğitimde nerede olduğumuzu anlayabiliriz.
“Allah insanı, medenî tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur: Allah insanları yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektirdiği âlet ve edevatı imal etmek için de birçok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerinin üretimi için lüzumlu olan bütün sanat kollarının yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için yeni sanat dallarının meydana getirilmesi gerekmektedir.”(Letaif-i Hikmet/Ahi Evran)
Ahi Güne Nasıl Başlamalı?
-Erken kalk ve koş, istikamet cami. (Sabah Sporu)
-Koşar adım eve, mümkünse bir sabah çayı. (Yanında aynı istikamete koştuğun dostun varsa sabah çayı dünyanın en güzel muhabbetine dönüşür.)
-Hazır vücut sıcakken üşenmeden banyoya gidebilirsin. (Dünyanın en aziz nimeti su ile arınmak İslam’ın nefsi temizleyen ölçüsüdür.)
-Daha henüz vakit erken, tatlı bir uğraşa koyulma zamanı. (Ahi Baba kütüphanesinin kenarına oturmuş Kuran-ı Kerim, Hadis ve diğer hakikat pırıltısı olan kitaplarını okuyordur.)
-Kahvaltı hazır. ( Sofrayı paylaşacak, ekmeği aynı kaba banacak bir eş-dost varsa ve lezzete lezzet katan muhabbette bu güzelliğe eklenirse günün iyi, ömrün uzun olur.)
-Kahvaltı ardından çay ile dem bulan muhabbet. ( Her yudum arası ayetler, hadisler, mektubatlar okunabilir. Bereketli bir muhabbete böylece kapı aralanabilir.)
-Şimdi dünyada ki geçimliği aramaya çıkabiliriz. (Bu şekilde başlanılabilen hayatın içinde oluşacak problemler daha kolay çözülür. Ahi’nin birinci derdi kariyer değildir; fakat yaptığı işi üstün ahlak ve kalite prensibine göre sonuca bağlar. Çalıştığı işini yaşamın dışında görmez. Hayatı bütün olarak algılar ve ona göre yaşar; böyle olunca iş hayatında da bin bir maskeye ve ayak oyununa gerek kalmaz. Samimiyetle rıza kapısından çıkılan nasip arama yolculuğunun her anı hayırdır.)
Yararlanılan Kaynak: AHİLİK / Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI