20 Saatlik bir yolculuktan sonra Malatyadayım.Genel olarak güzel bir yolculuktu.İlk on saati Ankaraya kadar gündüz,ikinci on saati malatyaya kadar geceydi.Yolculuklar hep bir kalp kırgınlığı bırakıyor arkada kalanlara dair.Sonra gideceğin yere varıyorsun.Yeni bir heyecan.Bu duygu ve düşüncelerdeydim Malatyaya indiğimde.Saat sabah 7:30 civarı.Kısa saçlarımla 100 metreden asker olduğum anlaşılıyor olacak ki,asker malzemeleri satan arkadaşlar hemen çevremi kuşatıyorlar.Bir karşı saldırıyla bu kuşatmayı yarmayı başarıyorum.Fazla muhatab olmadan ayrılıyorum mekandan.Güvensizlik ne kadar kötü.Ve bir camii aramaya başlıyorum.Saptığım ilk sokakta bir camii karşıma çıkıyor.Söğütlü camii.Konyanın kapu camiine benziyor.Çevresinde tek katlı küçük kuyumcular ve elbise dükkanları.Bu camiyi mekan olarak Kapu camiinden ayıran tek özellik camiinin söz konusu dükkanların üzerine inşa edilmesi,Kocatepe camii gibi.Geniş bir bahçe ve geniş bir ön giriş.Abdest alıyorum.Bir rahatlama.Su beden üzerinde geçtiği yerleri rahatlatıyor.Ama abdest sadece bir başlangıç.Devamında namaz.Huzura varmak-huzura ermek için namaz.Ardından Tevbe-i İstiğfar,hayırlı bir askerlik için dua.Hayatımın Malatya sayfası namaz ve dua ile açılıyor.Allah devamına erdirir inşa’allah.Görelim Mevla neyler,neylerse güzel eyler diyerek kayısı şehri malatyayı gezmeye başlıyorum.Ancak çantanın ağır oluşu sıkıntı oluşturuyor.Bir çay bahçesi olsa diyorum.Bir dört yol ağzında bir çay bahçesi denk geliyor.Bir çay olsa diyorum.Çay geliyor.Bir kalem olsa diyorum.Kalem geliyor.Ve yazıyorum.Önümde bir fıskıye.Su sanki büyük bir heyecanla fışkırıyor yukarıya doğru.Sonra annesine kavuşmak isteyen bir çocuk gibi tekrar aşağıya düşüyor.Köpükler bu heyecanın surete dönüşmüş halleri.Bir Malatyalıyla konuşsam diyorum,güvenilir bir malatyalıyla.Sonra önümden elinde Vakit gazetesi taşıyan birisi geçiyor.O kişiye karşı içimde bir güven oluşuyor.Bir gazetenin bir insan hakkında bu kadar bilgi vermesine şaşırıyorum.Biraz başım ağrıyor.Birazda uykusuzluk var.Uykuyla alakalı bir sorun olduğunda sinirlerim gergin oluyor.Askeriyeye gergin sinirlerle girmek istemiyorum.Aksi taktirde hayırlı bir başlangıç olmayabilir.Malatya konusunda aslında ilk zaamanlarda biraz sıkıntı yaşadım.Bu da tamamen beklentilerden kaynaklandı.Şu ana kadar bütün arkadaşlarım Ege ve çevresinde askerlik yaptılar.Bende buna binaen Konyaya kadar olan herhangibir yer bekliyordum.Hatta Konyayı bekliyordum.Malatya ve kısa dönem çıkması hiç beklediğim bir şey değildi.Bir iki gün bunun etkisinde kaldım.Ancak bir müslüman tevekkül inancı sayesinde en kötü şartların psikolojisinden dahi sıyrılabiliyor.Biz ki,hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanan insanlar olarak zamanda ve mekanda hayrı ararız.Malatyayıda böyle düşünmek gerekiyor.İlk bakışta sıcak bir şehir görüntüsü oluşturuyor.Hem iklim bakımından hemde insana yakınlığı bakımından.Her caddede bire veya iki camii var.Ve burada camiilerin minareleri Arap diyarlarındaki camiilerin minarelerine benziyor.Belki de Ankarayı soğuk yapan etkenlerden biride bu.Camisizlik.Bu şehirde camii sayısı olabildiğince az tutulmaya çalışılmış.Yani ibedet etmek istediğinizde bazen sıkıntı yaşayabiliyorsunuz.Oysa camiiler bir yerleşim yerinin atan kalbidir.Kalbini çıkardığınızda şehir soğur ve nihayetinde ölür.Ankara benim için ölü bir şehir.Ah birde Hacı Bayram Veli olmasa…