Külliyeli Şehirler III : Akşehir

Please follow and like us:

Çekidek ailemizden oluşan dört kişilik kervanımız Konya’dan sabah yola çıkıyor, ilk durağımız Akşehir. Akşehir için internet ortamında yaptığımız ön araştırma sonucu şehir için genel bir gezi rotası çıkardık. Kültür ve Tarih şehirlerinin vazgeçilmezi kahverengi tabelalardır; ama bir çok şehirde kahverengi tabelalara yeterince önem verilmiyor. Siz şehrinizin keşfedilmesini istiyorsanız öncelikle mekanların bulunabilirliğini sağlamak zorundasınız. Akşehir tabela yönüyle idare eder, diyebiliriz.

Ben belediye başkanı veya kültür müdürü olsam önce şehrin giriş kapılarına birer tarih ve kültür haritası koyarım ve bu plan dahilinde oklarla yolcuları aradıklarını bulmaları için yönlendiririm. Ayrıca insanların dinleneceği, araçlarını park edeceği yerler oluşturarak yolcuların şehrimi seve seve dolaşmalarını sağlarım. Bunlar zor işler değil, her şeyden rant elde etmek ile hizmet etmek arasındaki ince fark anlaşılırsa mesele bence biter. Belediyeler rant elde etme yeri değil hizmet yerleridir ki bütün felsefelerini bunun üzerine kurmak zorundadırlar.

Akşehir’de ilk olarak kendimizi Hasan Paşa Külliyesi önünde bulduk. Nehir kenarında oluşturulmuş otopark alanına aracımızı park ettik. Orada hesapsız akan bir sebil vardı. Aracımızı burada dinlenmeye bırakarak şehri dolaşmaya karar verdik. Bu nokta da önemlidir. Her yeri araçla gezeyim derseniz sinir katsayınız yükselir. Şehir biraz yorucu olsa da en güzel yürüyerek gezilir. Diğer bir noktada seyyahın acelisi yoktur. Acelesi olan seyyah olamaz. Turizm neferi ile seyyah arasında belli farklar vardır, nasip olursa bir yazıda bu konuya da değinelim.

Hasan Paşa Külliyesi; 16. yy. Osmanlı devri mimari özelliklerini yansıtır. II. Beyazıt’ın Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa tarafından 1510 yılında kesme taş işçiliği ile yapılmıştır. Tarihi yapı aşevi sebebiyle İmaret Camii olarakta anılır. Gözlemlediğimiz kadarıyla günümüzde yakınında bir aşevi faaliyet göstermektedir. Osmanlı yöneticilerinin imar faaliyeti, devletten aldıkları maaşı millet adına kullanmaları ibret vericidir. Şimdi ki yönetici profili düşünülürse bu tarz durumlarla çok nadir karşılaşıyoruz. Hasan Paşa ve onun gibi imkanlarını hayır yolunda infak edenlere selam olsun.

Nasreddin Hoca; şehrin ortasında bir mezarlık onunda ortasında bir türbe, Nasreddin Hoca makamı böyle tarif edilebilir. Tarihi kaynaklar bazı mezarların sahihliğini tartışsa da bunlar bir makamdır. Kemiklerin nerede bulunduğu çokta önemli değil. Önemli olan o makamın ve sahibinin bize öğrettikleri. Nasreddin Hoca büyük bir öğretici, yaşadığı zamanda ve sonrasında derin izler bırakmış, kendinden sonra da özgün bir gelenek oluşmasını sağlamıştır. Nükteli ve hikmetli konuşma dersini ondan almalıyız.

Bedesten-Arasta-Çarşı; gezdiğin şehirlerde çarşısı az çok doğal yapısını koruyan var mı? diye sorulsa Bursa’dan sonra Akşehir aklıma gelen ikinci şehir olur. AVM kültürünü yıkabileceğimiz tek alternatif kapalı ve açık çarşılarımızdır. Bu çarşıların sıcaklığı bize al al demez önce seyret ve düşün der, sonra uygun olanı ve ihtiyacın olanı al der. Tüketimi çıldırtıcı dev! kampanyalar yoktur. Biz çarşıların günün ihtiyaçlarını karşılar şekilde yenilenmesini ve güzelliğini yirmi birinci yüzyıla taşıyarak eski geleneğini devam ettirmesini istiyoruz, bunun için elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Akşehir’e sadece çarşısından alışveriş yapmak içinde gidilebilir. Ben kırk yıl hatırı olur hesabıyla tarihi bir dükkanda kahve çeken nazik esnaftan kahve aldım. Çarşı kültürünü geliştirerek yaşatan herkese sonsuz teşekkürler.

İplikçi Camii; çarşı kenarında meslek adıyla anılan camiler bulmak çok şaşırtıcı olmasa gerek. Konya İplikçi Camisini hatırlayarak Akşehir İplikçi Camisini dolaştık.

Ulu Camii; Her beldede bir ulu camii vardır. Şehrin ulu camisini bulduğumuzda eğer bozulmamışsa o şehrin eski merkezini de bulmuş oluruz. Şimdikiler bazı standart cadde isimleri ile şehre mühür vurmaya kalkıyor ya işte eskiler ulu camilerle sonsuzluk mührünü vurmuş. Aklıma “Ulu ulu adamlar ulu camilerle bize selam eder.” cümlesi geliverdi.

Hıdırlık mevkisinde şehir gezimizin yorgunluğunu atıyoruz. Buralar daha iyi düzenlenmeli, internette gördüğümüz fotoğrafları daha güzel duruyordu.

Şehrin erenlerine selam ederek bu beldeden ayrılıyoruz. Akşehir yolların mecburen geçtiği bir şehir. Bizim gibi yüzlerce kez dışından geçseniz de en azından bir kere de onun ruhuna temas edin, derim. Biz bu şehre nazar etmekten büyük zevk aldık. Geçmişten bugüne bu şehre hizmet eden iyi adamlara selam olsun.

Diğer külliyeli şehirler yazılarını okumak için: kulliyeli-sehirler

Haber Kültür

You may also like...

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial

Enjoy this blog? Please spread the word :)