Ebu Hureyre (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasülullah (as) şöyle buyurdu:
“İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, çocuklarının eğitimi konusunda şeytan onlara ortak olur. Sahabeler, “Ey Allah’ın Rasulü! Bu gerçekten olur mu?” diye sordular. Rasulullah (as) , “Evet” buyurdu. Sahabeler, “Peki şeytanın çocuklarımızın eğitimi konusunda bize ortak olduğunu nasıl anlayacağız?” diye sordular. Rasulullah (as) Çocuklarınızda
1-Edep ve haya
2-Acıyıp merhamet etme duygularının azaldığını görürseniz, şeytan onların eğitimi konusunda size ortak olmuş demektir.” buyurdu.
(Kenzü’l Ummal: 3/339)
Hayatımızdan edep, haya, merhamet çıktıkça çocuklarımız bu hale geldi. Hiç dövünmeyelim ticaretimizi, eğitimimizi, nesillerimizi kısaca hayatımızı şeytana kendi ellerimizle emanet ettik. Hayrı ve iyiliği hayatımızdan çıkardıkça yerini dolduracak olan kötülüktür.
Yere düşen kağıda, açtığı kalemin ucundan çıkan talaşa saygı gösteren medeniyetin torunları okul yakmaya çalışıyorsa;haya, edep, merhamet yoksunuysa bu dinsiz/maneviyatsız/ruhsuz eğitimin sonucudur. maneviyattan yoksun kişi kendini de başkalarını da yakar.
İşte bugün üzülerek şahit olduğumuz pek çok olay edepsiz/haya’t’sız eğitimin sonuçlarıdır!
Şunu da ekleyelim sadece bazı dersler eklemek veya okul isimlerini değiştirmek çözüm için yeterli olmayacaktır. Önemli olan insan faktörü ve zihniyettir.
Peki çözüm ne?
Öncelikle kendi hayatımızı gözden geçirmeliyiz. Hayatımıza şer ortak oluyorsa, ailemize yedirdiğimiz lokmaya haram bulaşıyorsa, işlerimiz iyilik üzere değilse biz kendimizi değiştirmedikçe çocuklarımıza baba/anne/öğretmen olarak katacağımız iyilik sınırlı olur.
Ve sonrası gayet basit çocuklarımızın eğitimine şerri ortak etmemek.
Onların akıl eğitimine önem verdiğimiz kadar manevi eğitimine de önem vermek.
Dünyayı dert edindirdiğimizden daha çok sonsuz bir yaşamın varlığını onlara öğretmek.
İyiliği tavsiye ve kötülüğü men etme düsturu kazandırmak.
Sorumlu, güzel bakışlı, adil iyi adam olarak yetişmesi için tüm enerjimizi harcamak.