Arnavutluk / Ömer Faruk Değirmen / DÜNYA BİZİM
Arnavutluk’ta Arnavut kaldırımı stiliyle döşenmiş bahçe yolunda yürüyor olmak çocuksu bir heyecan uyandırdı yüreklerimizde. Sekiz kişilik ekibimizi, seksen yaşındaki Faik Hoca evin kapısında karşıladı. Her adımda nezaket, her adımda estetik. Unuttuğumuz medeniyetimizin dersini, bize lisan-ı haliyle anlatıyordu… Bu Osmanlı beyefendisini, misafiri olduğumuz ailenin geleneği olduğu üzere, ikram edilen ve “margül” denen bir gül türünden yapılmış, enfes gül şerbetlerimizi yudumlayarak dinlemeye daldık. Faik Hoca 23 yıl sırf dini inancı yüzünden hapiste yatmış. Akla hayale gelmeyen işkencelere maruz kalmış. Ama ne imanından vazgeçmiş ve ne de yıllarca göz işaretleriyle kıldığı biricik namazından… Kendisinden, o dönemde, bayram için baklava yapmanın bile yasak olduğunun hayretle öğrendik.
yazının devamı
Trakya’dan Bozcada’ya Leyla Karaca /SAYHA DERGİ
Dün ilk olarak uğradığımız yer Kıyıköy oldu.Kırklarelinde çok güzel bir kıyı kasabası, denizi neredeyse içilebilecek kadar berrak,kumsalı tertemiz ve yer yer kayalıklar beliriyor.Kıyıköyde nilüferlerle bezeli bir sazlıktan geçerek kumsala varıyorsunuz.Kıyıda bir levhanın resmini çekiyorum telefonumla.Bayılıyorum bu levhaya çok ironik duruyor:
“Dalgalı havada denize girmek yasaktır, “ yazıyor.Gülüyorum.Su burada mükemmel ve fazla kalabalık değil.Kıyıköyden sonra Hamidiye , Demirköy ve İğneada istikametinde yol aldık.İğneada bir hafta öncesinden görmeyi planladığımız bir yerdi bizim için.