“Bize
gönlü ve gözü yaşlı,
alnı terli ve secdeli
zerrenin , kainatın
ve zamanın farkında
adamlar gerek.”
Çok söz var ortalıkta, iyilikse eksik.
RIZA için çıktık yola, nef(e)simizin yettiği yere kadar yürüyeceğiz.
Zincirleri kıramadıkça bir şeylerin kölesiyiz.
iyilik bir gün mutlaka anlaşılır.
iyiliği mektup yap, zarfa koy ve kainata mektup olarak bırak.
fanusta/site’ril ortamda yetişen adamla. araç kasasında ilme gitmek zorunda kalan/ ilim için bedel ödeyen adamın yetişmesi aynı değildir.
zaten ilim dünyasında bunun sonuçlarını izliyoruz.
iş hayatına başlamadan özel sektör deneyimi olan memurla direkt başlayan memur arasında uçurum var!
dost ile muhabbetten demlikte kalanlar:
İnsan daha çok alternatif akıma benziyor.
İnsan karşısındakine bazen şase olmalı ki üzerindeki fazla yükü alsın, bazen de şarj olmalı.
objektifini öz değerlerine tutan sinema her zaman baş tacı olur.
ahilik günümüzde tarihi eser hükmündedir!
bu zamanda ahilik olmaz;
azıcık yalan olacak,
faiz olacak,
hep bana olmalı,
ticarette paylaşım olmaz,
hırslı olmadan olmaz,
küçükse ölsün,
güçlüyse yaşasın,
…
Muhbbetten kalan:
hayat: bir baca tütmesine vesile olmaktır.
yiğit adam yeni yiğitlere el veren adamdır.
adamdan anlayan adam az kaldı
adamı adam karşısına koymak gerek gerisi onlara kalmış.
biz birbirimizi Allah rızası için seviyoruz ya!
olay budur,
başka bir şey arama,
yol budur,
kalbimizi biz bir etmedik,
o bir kıldı,
Müslüman olmuş bir şehrin kalbi külliyedir.
ruhunda ikilik varsa boşa birlik davası gütme
her söz zakkum
her bakış can yakıcı
iyilik bir gün mutlaka anlaşılır.
O yola çıkanların yaridir.
külliyesi olan şehirler var; fakat onlar kent olmaya özendiği için külliyeler hayata kan ve can katmıyor.
(yani şehrin kalbi sökülmüş ve ruhu yok olmuş. sonuçta kalp olsa da insan ölür yani ruh olmadıktan sonra kalp olsa da bir işe yaramaz.)
külliyesi olmayan şehir ancak kent olabilir.
Sözün boş mu dolu mu olduğu muhabbet terazisinde tartılmaz!
muhabbet varsa problem yok!
akş ve sevgi vardır,
birlikte yükselme vardır,
sırt sırta vermişlik vardır,
kahpe dünyacılara meydan okuma vardır.
öyle bir hayat yaşa ki dünyanın bir yerinde kalbin durduğunda dünyanın her yerinde kalpler senin için çalışsın.
bugün de akşama kadar para kazanıyoruz; fakat o zamandan farkımız ahiler gibi sabaha kadar para dağıtmıyoruz.
İslam farklılıkları kavga değil muhabbet aracı kılmıştır; fakat bu öğütü anlayamayanlar bu dersten sınıfta kalmaya devam ediyor.
zaten bir ayette Rabbimiz mealen “Onlar Allah’ı gerektiği gibi anlamadılar.” der.
“birbirimizin ruhuna dokundukça selam yayılacak.”
birbirimizi tanımaya ve anlamaya ihtiyacımız var.
renk,dil,ırk farkımızda bu tanışmanın gerçekleşmesi için değil mi?
ümmetin birbirini doğru anlayabileceği bir haber ajansı yok. varsa da biz bilmiyoruz.
o kadar Allah dedik bir damla yaş çıkmadı, bu kalp ile nereye kadar!
anladım ki bazı kitaplar tek başına okunmuyor. kaynak kitapları birlikte okumak bereketli.
aile dersi hafta sonu on kitaba çıkıyor.
bir cuma günü daha tamamına erdi.
Sır Hocam’a gündem nedir, dedim.
rahmet dedi, başladı güzel güzel anlatmaya…
gündemi rahmet olanın sonu hayırdır.
bazen iyi dilekleri dua niyetine kabul ediyoruz.
insan unutan varlık her an ayağı sürçebilir, önemli olan samimi olmak, düştüğün ve kalktığın yeri bilirsen kendini de haddini de bilirsin.
ah sen, ben ol da bil geçtiğimiz dikenli yolları.
kan revan içinde can!
insan bu dünyada sürekli sınanıyor.
canı diken de gül de yakar.
gidilecek ve görülecek çok yer var.
ömür yetmez.
fakat cennet daha güzeldir.
taşlarda ağlar, taşlarda konuşur, duyabilene…
uzay da kara delik var! gözün ortasında da kara delik var, acaba fonksiyon aynı mıdır?
hakikatin lobisicisi olmayanın kimin yanında durduğunun da bir anlamı yok.
ehli kibir/zalim iktidar ağaçları sıradan insanların taşıdıkları sularla büyüdü.
bazı problemler vardır, kim ipin ucunu tutsa acaba benim kazağım da sökülür mü diye düşünür. çünkü bazen hakikat hepimizi çıplak bırakabilir.
sır’ı bulmakta zor
ondan uzaklaşmak da…