Bu alem sır ve ayna üzerine kurulmuştur, ya sır ol ayna ara ya ayna ol sırrını bul!
O ve Ben kitabını okuyanlar kalem erbabının bağlanmasını derinliğine idrak etmiştir. Benim için Üstad Necip Fazıl’ın en önemli eseri Abdülhakim Arvasi Hazretleri’ne duyduğu muhabbetten ilham olan “O ve Ben” kitabıdır. Aynı değerde hatta çıtayı biraz daha yükseltmiş olan Nuri Pakdil ustanın Fethi Gemuhluoğlu için yazdığı “Bağlanma” kitabını ekleyelim. Bu çizgide başka örneklerde sayılabilir. Ömür yeterse benim de bu zincire bir eser ekleme hayalim var. Şimdilik bir giriş yazısıyla bu hayale ilk adımı atalım.
Sır Hocam “O” zamiri ile ifade edilen kişiliği kendi zamanının imkanları dahilinde dolduruyor; çünkü onlar yeryüzünün son Şerefli Önder’ine benzeme yolunda hayatı adımladıkları için hepsi birbirine benzerler. Yüzleri, yaşantıları, işleri hep O’nu hatırlatır.
Ben yazar ve hocamın talebesi olarak kendi durumumu düşündüm. Kendimi sırlı bir ayna olarak ancak ifade edebilirim, dedim. Günahlarımın kararttığı camın en azından bir yüzü iyiliği gösterebilir. Kısaca Sır Hocam’a ayna olabilirsem kendimi bahtiyar hissederim.
O’na Mustafa Kutlu’nun “SIR” hikayesini okuduktan sonra mı Sır Hoca demeye başladım yoksa daha önce bu ifadeyi kullanıyor muyduk? Bu soruya kesin cevap verememekle birlikte o hikayeyi okuduktan sonra dış çevre ve özellikle sanal alemde Sır Hoca ismi geri dönüşsüz ifade biçimimiz oldu. Zaten şöhreti sevmiyordu, kendisini uçuracak bir talibe yüz verecek değildi. Baylar, kendisinden bahsedildiğinde yüzü kızaracak kadar mütevazi, zarif, hayalı bir adamdan bahsediyoruz.
Zamanla Sır Hoca ünvanı ona yakıştı. Bu isim sanal alemde* daha da önem arz etti; çünkü bazı kendini ve haddini bilmez densizler insanların manevi hassasiyetlerini sömürmek için sır kelimesini kullanıyorlar. Böyle mistik kelimeleri kendine lakap yaparak aşk duaları pazarlayanlar bile var. Kısaca bu isimlendirme hiç hesaplamadığımız bir hayra da sanal alemde vesile oldu. Bu site şarlatanlara bir şekilde set oldu. Onun hayatı ve sözleri Kuran-ı Kerim ve Sünnet üzerinedir, insanları hakikate davet eder. Başlangıçta böyle bir hedefimiz olmasa da pek çok saf ve dini bilgisi yeterli olmayan insanın şarlatanların eline geçmesini önlemiş olduk. Şimdi buraya yazdığımda mevzuyu uzatacak yaşadığımız pek çok hadise var. Bu hadiseler yaşandıktan sonra siteye ayrıca medyumlara inanmayın diye bir yazı koyma gereği bile duyduk, varın durumun vehametini siz düşünün. İşimiz vesile, her alanda hayrı gösterecek fenerlere ihtiyacımız var. Rabbimizin “İçinizden hayrı tavsiye eden, kötülükten sakındıran bir topluluk olsun.” emri hayatı tümüyle kapsıyor ve bizim hiç bir hayat alanını boş bırakmak gibi lüksümüz yok.
İşte bir Sır Hoca hikayesi. O muhabbet ehlidir, bir kişi yanına oturduğunda hemen bir kitap açar ve muhabbete vesile olsun diye kısaca okur. Aslında hepimiz için güzel bir örnek, sohbetin malayaniye kaymasını istemiyorsak hayırla bir açılış yapmalıyız veya bir toplulukta konuşmalar baktık boş şeyler üzerine kayıyor o anda hemen bir kitap çekip muhabbetin seyrini çevirmeliyiz.
Sohbetlerinde en çok kullandığı cümlelereden bir bakın dostlar bu cümleleri ben söylemiyorum Rabbimiz böyle buyuruyor, Sevgili Nebi söylüyor, der. Zaten kendi cümlesi yok denecek kadar azdır, ayetler ve hadisler cümlelerinin ağırlık merkezidir. Ben bu hali tanıştığım çoğu ilim ehli üzerinde gördüm. Hakikatin dili/eli olmak bu olsa gerek.
Onun muhabbet meclisinde herkese söz hakkı vardır. Öyle dinle kaç ortamı değildir onun meclisleri. Ama buna rağmen sizi kasmaz, daraltmaz; bir daha ki sefer konuşursunuz, olmadı daha sonrakine… acelesi yoktur, insanın eğitimi için gereken sabır ve şefkat onda fazlasıyla vardır.
Onun muhabbet meclisinde bir esnafı rahlenin arkasına geçmiş ders yaparken görebilirsiniz, bu bizi şaşırtmamalı, geleneğimizde böyle meclislerden yetişip alim olmuş pek çok ünlü esnafmız var. Ahilik** geleneğimiz biraz araştırılırsa bu konuda sayısız örneğe ulaşılabilir. İlmi seviyesine bakmadan herkesten bir şey öğrenebileceğimizi ben ondan öğrendim. Ondan öğrendiklerimi “Muhabbet Eğitim Yolu”*** başlığında toplamaya gayret ediyorum.
Okuma notlarını tutmuş olduğu kara kaplı defteri harici yazılı eseri yoktur. Söz ehlidir, kendisine örnek aldığı Hacı Veyiszade Hazretleri gibi onun da yaşayan eserleri vardır. Zaten yazıyla sınırları çizilmiş konuşmalar yapacak adam değildir. Doldurduğu ilim testisinden bir vesile sızma olması için karşısında ya onu sorularıyla terletecek talip ya da kalbin baraj kapaklarını açacak hal ehli olmalıdır. Ah! Dostlar ben öyle seller altında çok virane kaldım. Aklımızı ve kalbimizi gönül testisiyle suluyacak adamlara ne kadar çok ihtiyacımız var. Hele bu kaht-i rical döneminde, ADAM bulmak zor, pınar gibi adam bulmak daha da zor.
O öyle bir eğiticidir ki bilgi ne kendinde ne de talebelerinde yük değildir. Bilgi onda yeri geldiğinde ortaya çıkan ve insanı rahatsız etmeyen bir birikimdir. Ben bunu daha çok on bir yıllık eğitimin ardından yanından ayrılınca anladım. Bana sorsanız ezberinde kaç ayet, kaç hadis var, net cevap veremem. Belki o anda bir kaç tane hadis, ayet söyleyemem bile! Ancak bir mevzu geçtiğinde veya konuşurken cümlelerin içine sindirilmiş ayetler ve hadisler biraz dikkat edildiğinde fark edilir. Bunu bir muhabbet esnasında sayıyla takip eden arkadaş söyleyince ben bile şaşırdım. İşte bu sindirilmiş öğrenmede hem hiçliğinizi biliyorsunuz ki karnınızı ağrıtacak, hazımsızlık yapacak bir birikim yok hem de yeri geldiğinde ihtiyaca cevap verecek, derde şifa olacak, hayra vesile olacak ilminiz ortaya çıkıyor.
Son olarak onun eğitiminin ve eğitim geleneğimizin mihenk taşı usûl ve üslup meselesiyle yazımızı toparlayalım. Yoksa güzelleri ve iyileri anlatmaya cümleler yetmez. Bir şeyi öğretirken onun usûl ve üslubunu öğretmek kişinin sonraki öğrenmelerini kolaylaştırması açısından önemlidir. Biz hocamla kuran, hadis, fıkıh usûlü okuduk ve o yaklaşım benim farklı okumalarıma ve öğrenmelerime de faydalı oldu. Aslında çoğu öğrenmeden ve eğitimden eli boş dönmemizin sebebi bu yol ve yöntem eksikliğimizdir. Bana göre eğitim geleneğimizi en iyi ifade eden yaklaşım “Muhabbet Eğitim Yolu”dur. Rabbimiz nasip ettikçe biz bu yola dair öğrenmelerimizi paylaşacağız.
Bu alem sır ve ayna üzerine kurulmuştur, ya sır ol ayna ara ya ayna ol sırrını bul!
Cihad Meriç
*http://sirhoca.wordpress.com/
**http://kainatamektup.com/index.php/2012/09/ahilik-gelenegini-anlamak-icin-kaynaklar/
***http://kainatamektup.com/index.php/category/egitim/muhabbet-egitim-modeli/