Üç gündüz, iki gecelik bir muhabbet yolculuğu.
Ahmed-el Cezeri’den Ahmed-i Hani’ye selam götürdük!
Sır Hoca* Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan talebeleriyle Van’da buluştu! Bu yolculuk vesilesiyle bir kaç satır yazmak vacip oldu.
Cizre’den Cumartesi günü sabah vakti dostum Cenk ile birlikte ‘Bismillah’ dedik ve yola çıktık. Şırnak, Eruh’a selam vererek; kainatın renklerinin her tonunu temaşa ve tefekkürle Botan Vadisinden medreseler beldesi Tillo’ya vardık.
Şırnak-Siirt arasında yol alırken insan ister istemez yakın geçmişi düşünüyor. Muhabbet, ilim, irfan, din vadisinin nasıl kavga alanına dönüştüğünü, tekrar muhabbet vadisine dönüşme ihtimalini… Bu yoldan gönül huzuru ile geçtiğimize göre umutlanmak için yeterli sebebimiz var. Birbirimizin haklarını gözettiğimizde dertleriyle dertlendiğimizde uzaktan kardeşiz naraları yerine yakınlaşarak selamlaştığımızda hasılı projeler teknik mesele olmaktan çıkıp sesini duyuramayan çoğunlukların yani iyi adamların muhabbetine dönüştüğünde her şey daha iyi olacak!
Tillo kapatılamayan medreseler beldesi. Bu direnişi Fakirullah Hazretleri’nin himmetine mi, ayak ucunda yatan has talebe Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin muhabbetine mi bağlasak? Onlardan hatta daha da geçmiş zamanlarda yaşamış velilerden aldıkları bayrağı samimiyetle taşıyan müminlere mi bağlasak? Tillo alimler şehri burada şeyhin mezarına düşürülen ışıkla imzalanmış bir muhabbet sözleşmesi var. Bu sır içindeki hikmetleri görenlere ne mutlu.
Siirt Ulu Camisi, ince işlemeli minaresinin gölgesinde kalmış. Cami imamı Nureddin Hoca** alim bir ailenin temsilcisi, birlikte babası Molla Bedreddin’in duasını almaya gidiyoruz. Molla Bedreddin’i ikinci ziyaretim ve Rabbimiz buralara gelmeyi nasip ettikçe uğramakla şeref duyacağım hikmet ehli büyük bir zat. Kısa muhabbetimiz sırasında Aklı selime vurgu yapıyor. Hakla batılı ayırmak kolay;fakat İfrat ve tefrite düşmeden bu yolda yürümek zor dediğimizde, “Şimdilerde kötülükte ifrat iyilikte tefrit var.” diyor. Kısa zamanda daha bir çok konuya dikkatimizi çekti. Bizim tavsiyemiz yolu Siirt’e düşenler Ulu Camiye uğrasın orada beldenin iyi adamlarını bulsun. Siirt fıstığı Antep fıstığından daha güzel bunu da not edelim.
Bitlis vadiye sıkışmış, sonradan yapılan evler bu sıkışıklığı daha da arttırmış. Ülkenin bir çok şehrinde takdir ettiğimiz tarihi mekanları ihya faaliyeti Bitlis’e henüz uğramamış. Bitlis özel ilgiyi hak ediyor. Kalesi, tarihi medrese ve camileriyle külliyeli şehirler listesine girecek güzellikte bir belde. Büryan kebabı yemek için geç kalmamak gerekiyor, belli vakitten sonra büryan kebabı bulmak zormuş.
Tatvan içinden ta Van’a kendimizi bir an sahil şehirlerinden birinde zannederek akşam vakti ulaşıyoruz. Sır Hoca ile hasret giderdikten sonra kendimizi bir sohbet halkasında buluyoruz. Sır Hoca muhabbet eğitim yolunun yaşayan temsilcilerinden, meclisinde bulunan herkes kendini ifade etmek zorunda. Söz bana geldiğinde on bir yıllık Konya maceramızı özetleyerek, Piri Paşa Medresesi ve Sır Hoca merkezli anlatıyoruz. Bir cümle ile ifade edersek: “Kasıntısız hayat ve öğrenme nasıl olur.”
Pazar sabahı eski günlerde olduğu gibi sabah namazı sonrası dersimizi, bu sefer tek farkla Konya yerine Van sokaklarını adımlayarak yapıyoruz. Muhabbet satırlara sığmayı beceremez, hatta kitaplara da sığmaz. Onun için değerlerimiz muhabbetle yani sözlü aktarımla gönülden gönle aktarıla aktarıla günümüze gelmiştir. Kısaca kitaplara sığmayan bir muhabbet var ve hakiki öğrenme bu muhabbet içine sırlanmış.
Seyahatimizin Van bölümüne yeni tanıştığımız Mavi Marmara gazisi Salih abi damgasını vuruyor. Onu “iyi adamlar defteri”nin Van bölümüne kaydederek Çaldıran’a doğru yola çıkıyoruz.
Van-Çaldıran arasında Sır Hoca’yı kendi aracımıza alıyoruz. Cenk Hoca Risale-i Nur’dan bir bölüm okuyor. Seyahatin bu kısmı dört kişilik ilim yolculuğuna dönüşüyor. Acaba Çaldıran ovasına uçarak mı geldik ! Çaldıran Sır Hoca ile ayrılık vaktinin geldiğini de çalıyor. O dört yol arkadaşı ile iyi adamları ziyaret etmek üzere Erzurum’a geçecek, biz Doğubayazıt’a doğru yola devam edeceğiz. Çaldıran’a damgasını köylülerin sen imam mısın dediği doktor Abdullah vuruyor. Onun için dua ediyoruz aman bozulmasın. İmtihanı en zor mesleklerden biri de doktorluk.
Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı ile ünlü, çoğu insan arka tarafında Ahmed-i Hani Hazretlerinin mezarının bulunduğunu bilmiyordur. Genelde İshak Paşa Sarayı fotoğrafları ovaya doğru çekilir. İşte fotoğrafı çekilmemiş arka tarafta iki cami bir türbe ve kale var. Buraya kadar gelme sebebimizi anlıyoruz. Cizre Kırmızı Medrese’de sırlı Ahmed-el Cezeri’nin selamını Ahmed-i Hani’ye iletiyoruz. Rabbimiz ilimlerinden istifade nasip eylesin.Amin.
Muradiye şelalesi görülmeye değer bir doğa harikası. Karşısında çayımızı yudumlarken derin tefekküre dalıyoruz.
İkinci gecemizi de Van’da geçiriyoruz, sabah vakti Erek dağı eteklerinde gençlerle yaptığımız kahvaltının lezzeti damağımızın kenarında uzun süre kalacaktır. Çanakkaleli Ahmet abimize özellikle teşekkür ediyoruz.
Ahlat yolculuğumuzun son durağı. Ahlat tarihin tefekkür mekanı! İslam sancağını bu topraklara getiren sahabeler, sancağı oradan alan Selçuklular, sancaktar beyler
ve Osmanlılar… Evet bayım, bu topraklar mezar taşını elleriyle diken fedakar ve vefakar yiğit mücahitler tarafından imar edildi. Ahlat bu topraklara ecdadımızın attığı derin imzayı görebileceğimiz yerlerden biri.
Rabbimiz seyahatimizi, buluşmamızı hayırlı ve rahmetli eylesin.
Amin.
* Sır Hoca Kimdir : http://sirhoca.wordpress.com/sir-hoca-kimdir/
** Nureddin Hoca Kimdir : http://nureddinsancar.com/nureddin-sancar-kimdir
Cihad Meriç
Cizre Kırmızı Medrese