Hep aynı yanlış, aynı toslayış, aynı dağılış…
Her şey aynı, peki ama değişen ne?
Sadece mekanlar ve zamanlar farklı.
Hissedişler, duyuşlar, yıkılışlar ise hep aynı.
Kader deyip geçelim mi, elimizin yaptığını bilelim mi?
Artık yıprandım, bir daha kaldırabilir miyim?
Yeniden başlama cesareti bulabilir miyim?
Başladım diyelim nereye kadar, 1 ay mı 3 ay mı…
Tam yükselmeyi deniyorum, iki kanat açıyorum.
Hayır uçmazsın diyorlar, burada uçulmaz.
Ya uçanlar diyorum, onlar nasıl başardı?
Cevap yok, sükut…
Velilerin düşüşü yazılmamış.
Ya da yazanlar hep onları havada görmüşler.
Elbette onlarında dibi bulduğu anlar olmuştur.
Adem bu! kayan ve düşen varlık.
Üzgünüm dostum istikrarı yakalayamadım.
Üzgünüm asgari ücretli devamlı bir iş bulamadım.
Üzgünüm bir baltaya sap olmadım.
Senin adına üzülüyorum, kendi adıma ise ne hissetsem bilemiyorum.
Biliyorum ki yolun yarısına geldim.
Bu sayfalar harici bir eser bırakamadım.
altmış üç yaşın yarısı bana göre yolun yarısı.
Ahmet Yesevi değilim altmış üçü geçsem de toprağın altına giremem.
Bir hünerim yok, bir kaşık bile yapamadım.
Eğittiğim bir eşeğim bile yok, yesevi gibi yaptığım kaşıkları satacak.
Somuncu Baba gibi mum alevinde ekmek de yapamam.
Ne ilim var ne dilim.
Bu yaştan sonra bükülmez belim.
Büyükler diyor tamamen hiç olmak lazım.
Acaba ben orada mıyım?
Bütün var sanılanı bırakıp
Tüm hesapları bitirmeli miyim.
Ne kadar çok açık defter var hayatımız da…
Müflis bir tacir misali elde defterler.
At hepsini ateşe ve sonra kendin atla olmaz mı?
Kimse bir şey yapmadı bana, benim yaptığımdan öte.
Belki biraz ara yazmaya, yaşamaya, hayata…
sadece sus ve dinle!
Benim hesabım kendimle.
Henüz kırk yaşıma gelmedim, nedense bekliyorum.
Her zaman anı yaşa deriz ya ne kaldı kırk yaşa…
İlimde yok bilimde, alimde değilim zalim de
İşte garip bir kul her şey ortada
selam Dosta, dostuma, dostlara, arkadaşlara, düşmanlara…
Yazarı: Cihad Meriç / beş yıl önce 33 yaşında yazılmıştır.