HAYAT
Selam, seherin güzelliğine,
Selam, sabahın sessizliğine,
Selam, hayatın sahibine.
İNSAN
Toprağa gizlenmiş sır, kabuğa konulan inci, muhabbete açılan kapı, zıtlıklar içinde yücelik, unutuş ve hatırlayış, sevgi ve muhabbet, düşmenin ve yükselmenin adı : İNSAN.
İNSAN
Toprağa gizlenmiş sır, kabuğa konulan inci, muhabbete açılan kapı, zıtlıklar içinde yücelik, unutuş ve hatırlayış, sevgi ve muhabbet, düşmenin ve yükselmenin adı : İNSAN.
İnsan tarih boyunca kendini aramış ve şimdi ismini arıyor. Geliş ve gidiş serüvenini öğrenmeye çalışıyor. Zaman içinde insan öz bakımından değişmemiş. Bazen sütunlar dikmiş yeryüzüne bazen yazı yazmış duvara, deriye, kağıda… Tüm bu eylemler insanın kendini kalıcı kılma derdinden kaynaklanmış. İnsan ölünce unutulur demiş büyükler. Neden şahit olan ölmez? İnsan ancak kendini aşan eserlerde yaşar. Yeryüzünden bir çok insan geldi geçti kimlerin ismi aklımızda?
“İşin gerçeği şu ki biz insanı; aceleci, tahammülsüz, sabırsız, hırslı yarattık” der, Yüce yaratıcı insanın gerçeğine ışık tutan bir ayetinde. Başka bir ayette insanın nankör olduğunu ifade eder. Bir başka işarette; “Biz insanı en güzel biçimde yarattık” der. Meleğin secde ettiği insan ile hayvanlardan aşağıya düşen insan arasındaki mesafe uzun bir yolun adı. Her insan bu yolu adımlamalı, atası Adem gibi. Hepimizin eline bir yasak meyve verilmiş. Böyle başlar yüceleri hak etmenin yolculuğu. İnsan sarayında kalsa bilir miydi kıymet? Ayrılık olmasa ne anlama gelirdi vuslat. İnsan tüm özelliklerini hakikat arayışı için kullanırsa Rabbin yardımıyla Hakka yaklaşacaktır.
Toprağına kavuşan insan iki çekim kuvveti arasındadır. Bir takım özellikleri ile toprakta kalmak ister. İçine üflenen yücelik ile de vuslatın yolunu arar. Çamurda boğulan insana her zaman bir hatırlatma gelmiş. O‘na yüceliği göstermek için işaretler gösterilmiş. Kimi özünü görmüş arınmış ve yaklaşmış. Kimi örten olmuş aslını gizlemiş.
İnsan önce kendini bilmeli. İçindeki gizli güzellik sırrını ortaya çıkarmalı. Yürek aynasını parlatmalı ki diğerleri bu aynada insanlığını görsün.
Aile kurumumuzu daha da güçlendirerek yaşatmaya devam edersek, çağın ihtiyaç duyduğu İNSANI yetiştirebiliriz. Eğer gelecekte tekrar söz sahibi olmak istiyorsak; çağın problemlerini anlayan, bunlara çözüm üretecek aklı ve vicdanı temiz insanı yetiştirmeliyiz. Geçmişte nasıl kaliteli insan yetişmişse bugünde yetişebilir, yeter ki tüm topluluklar bu konuda birbirlerini desteklesinler.
“Oku”yan , “kalem” ile yazan, kendinde ve kainatta “denge” noktalarını gören, “dost” u arayan, “yürek”ten seven, “saygı” gösteren, her “şafak” ile tekrar doğabilen, seçme “hürriyet”inin farkında olan “İNSAN” bu hayat denen uzun, hakikat ölçeğinde kısa yolu geçerek vuslata erecektir.
Ben insanım ; eksiklerim ve fazlalıklarımla bir İNSAN. Zaman geliyor düşüyorum zaman geliyor yükseliyorum. Ama beni nelerin yükselttiğini iyi biliyorum. Beni nelerin düşürdüğünü de iyi biliyorum. Fakat bazen bilmeden de yanlış yapıyorum. Her gün yeni bir öğrenmenin adı, gelin hep birlikte her doğan günle yeni bilgiler öğrenelim ve onları idrak edelim.
HAYAT
Selam, seherin güzelliğine,
Selam, sabahın sessizliğine,
Selam, hayatın sahibine.
Seherde yüreğe çekilen temiz bir nefes, gökte çanak gibi asılı duran hilalin cami penceresindeki görüntüsü, geçim derdinde ki işçinin kuşluk vaktinde servisini beklemesi, O’nun farkında olarak adımlanan yol, huzurda mutlu ulaşılan gece, karanlıklardan ulaşılan sabah: Benim için hayat bu!
Her yaratılmış varlığını devam ettirmek yani yaşamak ister. Bir mücadelenin adıdır, hayat. Kimi dünyaya geliş nedenini bilir, yaşamını bu nedene göre şekillendirir. Bir kısım arayış içindedir, her an güzelliğe açılan bir pencere bulabilirler ya da tutunamayanların yanına yazılır adları. Bazıları örtendir ve ruhları dahi örtülür. Dünyayı zevk ve eğlenceden ibaret görenler de az değildir. Biz kendi yerimizi tarif etmeliyiz. Acaba ben nasıl bir hayat yaşıyorum? Belki de gerçek manada yaşmak bu soru ile başlar. Dünden bugüne kendi hayatıma ne ekledim? Her sabah tüm kainat yenilenirken biz yerimizde sayıyorsak yaşadığımızı söyleyebilir miyiz?
Ben gerçekten yaşıyorum diyebilmesi için insanın nasıl bir hayat sürmesi gerekir? Bu soru bizi hakikat ölçüsündeki yaşama götürür.
Her insanın yaşadığı ve yaşamak istediği bir hayat vardır. Huzurlu insan yaşadığı hayatı düşlediği hayata en çok yaklaştıran insandır. En zor işlerden biri de bu düşlenen hayata ulaşmaktır. İnsan bu unutan, eksik varlık bazen ayağı kayıyor ve düşüyor. Fakat eğer bir kere dahi yaşayabilmişse o düşlediği hayatı onun peşini bırakmayacaktır. Eskiler “Aramakla bulunmaz; fakat bulanlar arayanlardır.” demişler. İnsan hayrı aramakla mükellef. Temiz bir vicdan hayatta neyin hayırlı olduğunu bize gösterecektir.
Yeryüzü coğrafyasında yaşamış ve yaşatmış insanlar oldukça fazla. O güzel insanları örnek alarak daha güzel bir yaşama kapı aralayabiliriz. Yaşamak ve yaşatmak için oku ile başlayalım, vuslata ermiş olarak hayatı bitirelim.