Bugün sabah ezanı kulağıma farklı geldi. “Bu özel bir çağrıdır.” dedim, çıktım dışarıya ve başladım yürümeye. Evimin bulunduğu yerden Kapu Camisine yürüyerek ulaşmam zor. Vakit girdiğinde hangi camiye yakınsam orada namazımı kılarım diye aklımdan geçti. Günün ilk vaktinde nereye gittiğimiz belli olsun diyerek beyaz takkemi de taktım. Bir yandan da arabalar geçiyor. Biliyorum çoğu sabah namazı için kapu camisine gidiyor. Şöyle hafiften bir el salladım. Hemen bir otomobil durdu. “Biz kapu camisine gidiyoruz.” dediler. Ben de “eyvallah” dedim.
İşte Konya böyle bir şehir. Sabah medeniyeti yaşanmaya devam ediyor. İnsanlar gerçek lezzetin ne olduğunu kavradıkça sabah vaktinin önemi daha da artacak inşallah. Bedesten sabah vakti araç dolmuştu.
Ve seslendim; “Selam size geleceğin ahileri.”
Kapu camisinde sabah namazı, kaşı beyazda çorba en güzel gelenek. Birde Sulatan Selim Camisine sırtını dayayarak Mevlana’yı karşına almak ayrı bir tefekkür. Çay içmek isterseniz Mevlana’nın yanında bol miktarda sabah erken açılan çay ocağı vardır.
Neden ip uçları veriyorum. Üniversite kayıtları başladı. 20 bin civarı yeni öğrenci gelecek. Eskiden gelmiş olupta hala Konya ile tanışamamış olanlarda vardır. Selçuk Üniversite Kampüsünden çıkmazsanız sadece kitap hamalı olursunuz. Konya’da kültür medeniyet nerede nasıl yaşanır diye merak eden varsa söyleyecek sözlerimiz var. Bir şehri en güzel yaşayacak olanlar üniversite öğrencileridir.
Arayan bulur veya artık tarayanlar bulur mu desek.