HAYATIN İÇİNDE BİR TEFEKKÜR KALESİ

Please follow and like us:

atasoy müftüoğlu

[Cihad Meriç’in Notu: Biz onu severiz, o gençleri sever, kapısı her daim açık bir gönül eridir. Mektuplarımla kendisini ziyaret etmiştim. Şimdiye kadar kapısını tıklamak nasip olmadı; fakat en kısa zamanda bu da olacak inşallah. Bir dost “Yarın Eskişehir’e Atasoy Ağabey’i ziyarete gidelim.” diye boşuna dememiş. Büyük ihtimal dünyabizim’den Adem Bey’in hazırladığı yazıyı okumuştur.]

Atasoy Müftüoğlu… Yeryüzü coğrafyasının büyük üstadı. “Firak”la başlayan yolculuğuna daha nice eserler ekleyerek yürüyen Büyük Doğu yolcusu. Eskişehir’de yaşıyor ama yüreği ve aklı bir bakmışsınız Somali’de, bir bakmışsınız Çeçenistan’da Keşmir’de, Kudüs’te, Kandahar’da, Halep’te, Moro’da, Lion’da, Heidelberg’de, Pekin’de yürüyüşüne devam ediyor. Soluğu hiç kesilmeyen bir atlıdır O; “Önden Giden Atlılar”ın en en soylu olanlarından…

Kendisiyle ufak fakat minvali kainatı ve içimize doğru giden yolları kapsayan bir söyleşi gerçekleştirdik.

1- Atasoy Müftüoğlu güne nasıl başlıyor?

Her sabah yeni başlangıçlara, yeni ufuklara, yeni dostluklara uyanırım

Her sabah; hiç aksatmadan, sabah namazından yarım saat önce hayata uyanırım. Bu saatler benim için son derece heyecanlı saatlerdir. Yeni bir sabaha sağlık ve esenlik içerisinde uyanmak; yeni başlangıçlara, yeni ufuklara, yeni ilişkilere, yeni çalışmalara, yeni dostluklara uyanmaktır. Sabah namazından sonra kitaplığımda eski kitapları karıştırmak, eski kitaplardan kimi bölümler okumak bana büyük bir haz verir. Bu saatler benim için şiirsel saatlerdir, şiirsel vakitlerdir. Bu vakitler içsel ve içten inşalar için insana büyük imkanlar kazandırır.

Her sabah evden mümkün olan en erken saatte ayrılırım. Yeni ve güzel haberler alırım umuduyla neredeyse koşarak büroya giderim. Eskişehir’de hayatım evim ile bürom arasında geçiyor. Evden büro’ya yürüyerek gidip geliyorum. Eskişehir’de her yere yürüyerek gider gelirim. Ev ile büro arası 40 dakika sürüyor. Büro’ya gelirken günlük gazeteleri alır, gazetelerde yalnızca kimi köşe yazılarını okurum. Güncelliğe boğulup kalmaktan korkarım. Sabahleyin genellikle Eskişehir dışından misafirlerim olur. Ziyaretçilerim daha çok gençler, öğrencilerdir.

Gençlerle iç içe olmak hayatın dinamiği olmalı

Gençlerle protokolsüz ilişkilerimiz var. Büro’ya gelmek için randevuya ihtiyaç yok. Eskişehir’de bulunduğum günlerde bütün saatlerde büromuz ziyaretçilere açık. Bu öğretim yılında, geçen yıl başlattığımız bir programı sürdürüyoruz. Programımızın adı: “Yeni başlayanlar için yeni bir çerçeve” adını taşıyor. Bu yeni çerçeve, Muhammed Esed’in Kur’an Mesajı (İşaret Yayınları), Mevlana Mevdudi’nin Tercümanül- Kur’an’ı (İnkılab Yayınları), İsmail Raci Faruki’nin Tevhid’i (İnsan Yayınları) yine İsmail Raci Faruki’nin İslam Kültür Atlası (İnkılab Yayınları) gibi kitaplardan oluşuyor.

Gençler’in; bu kitapları özümseyerek, bir ahlaka/bilince/tavra/tarza dönüştürerek, bu kitaplardaki çerçeveleri yaşanılır kılıncaya kadar okumalarını istiyoruz. Bu kitaplar hakkında kendileriyle konuşuyoruz. Bu öğretim yılında 100 civarında arkadaşımıza bu kitapları kazandırdık.

Bu programın dışında son birkaç yıldır sürdürdüğümüz tarih felsefesi okumalarını bu yıl da sürdürmeyi planlıyoruz. Günümüz dünyasını yakından izlemeye çalışıyoruz. Entelektüel dünyanın nabzını tutalım istiyoruz. Gençlerin kültürel yerelliklerle, dinî yerelliklerle kendilerini sınırlandırmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu çalışmalarla gençlerin entelektüel düzeylerini yükseltmeyi amaçlıyoruz.

2- Öğle aralığında Atasoy Müftüoğlu hangi kapıları aralıyor?

Misafirlerime imkanım ölçüsünde kitaplar armağan ediyorum

Öğle saatlerini de büroda geçiriyorum, öğle namazını büroda kılıyorum. Hangi saatte olursa olsun misafirlerimize, özellikle de Eskişehir dışından gelen misafirlerimize taze simit ve çay ikram ediyorum. Her misafirin bir elma istihkakı da var. Kitap konusunda, okuma konusunda hassasiyetlerini bildiğim ya da öğrendiğim arkadaşlara imkanım ölçüsünde kitaplar armağan ediyorum. Şimdiye kadar evimize ya da büroya gelen misafirlere kitaplığımın neredeyse yarısını armağan ettiğimi söyleyebilirim. Kuşkusuz ben de armağan kitaplar alıyorum, bekliyorum.

10406Yazı çalışmalarımı büroda sürdürüyorum. Yazılarımı ziyaretçilerin bulunmadığı saatlerde yazmaya çalışıyorum. Benden yazı talep eden herkese olumlu yanıt vermeye çalışıyorum. Şimdiye kadar kendi arzumla her hangi bir yerde yazı yazmadım. Birbirinin devamı sayılabilecek yazılar ve kitaplar yazıyorum. Profesyonel değilim, usta değilim, iddialı değilim. Bir sorumluluğu yerine getirmek üzere yazıyorum. Kendime özgü bir tarzım var. Her konuda yazabilecek bir yeteneğim yok.

Verimli bir sohbet yazmağa değer noktalara götürür

Pek çok yazı bürodaki sohbetler sırasında kendiliğinden biçimlenir. Ayrıntılara yer vermeyen özet yazılar, özet kitaplar yazdım, yazıyorum. Yazarken teknik bir hazırlık yapmam. Genellikle öğle saatlerinde postacı gelir, kargocu gelir. Postadan mektuplar çıkar, kargodan dergiler ve kitaplar çıkar. Gelen mektupları aynı gün yanıtlamaya çalışırım. Her gün mutlaka birkaç mektup yazarım. Mektup günümüz insanının gündeminden çıkıyor artık. Dolayısıyle mektup yazanlar da azalıyor.

Mektuplaşma birebir yakınlaşmanın yöntemi

Gençlerle mektuplar aracılığıyla konuşuyoruz, görüş alışverişinde bulunuyoruz. Kimi zaman tartışıyoruz. Dostluklar ve dayanışmalar tükeniyor. Eski arkadaşlarımızla ilişkilerimiz protokol ilişkilerine dönüşüyor. Kimi arkadaşlarımız politikacı oldular, kimi arkadaşlarımız iş adamı oldular, kimi arkadaşlarımız bürokrat oldular, kimi arkadaşlarımız farklı cemaat tercihleri yaptılar.

Kimi arkadaşlarımız kendi adlarıyla anılan cemaatler kurdular. Kendi gündemleriyle, yöntemleriyle, çevreleriyle, ilişki biçimleriyle, konumlarıyla büyülenen arkadaşlarımız, kendi dünyalarına kapandılar ve bizimle ilişkilerini kestiler. Bu nedenle ben şimdi kiminle sorumluluk alışverişi yapabileceğimi, kiminle hangi konuları paylaşabileceğimi, kiminle hangi tarzda/bağlamda konuşabileceğimi kestiremiyorum. Kimi eski arkadaşlarıma ofislerindeki sekreterya duvarları sebebiyle ulaşmayı başaramıyorum.

3- Atasoy Müftüoğlu ikindi vakti dünyanın neresindedir?

Medyatik ilgilerin gündemimizi belirlemesinden çok korkarım

Sabahları hayata çok heyecanlı bir şekilde başladığımı söylemiştim. Bu heyecanı bütün bir gün sürdürdüğümü söyleyemem. Büro’ya gelen arkadaşlara ne pahasına olursa olsun temel sorular ve temel sorunlar üzerinde yoğunlaşmak zorunda olduğumuzu anlatmaya çalışırım. Bilgimizi, bilincimizi çoğaltarak bağımsızlığımızı da çoğaltabileceğimizi söylerim. Kaba, ucuz, düzeysiz hamasete karşı arkadaşları uyarırım. Hayatımızın içeriğini yoğunlaştırmamız, derinleştirmemiz konusunda hassas olmamız gerektiğini söylerim. Entelektüel hareketsizliğin mazur görülemeyeceğini, algılarımızın kendimiz tarafından yönetilmesi gerektiğini, her türlü manipülasyona karşı bilincimizi tahkim etmemiz gerektiğini konuşuruz.

Yeni keşifler için, yeni boyutlar için, yeni ufuklar için bir açlık, bir merak içerisinde bulunmamız gerektiğini; üstadlarımızı/ağabeylerimizi izlerken eleştirel bir dikkat içerisinde bulunmamız gerektiğini, üstadlarımızın/ağabeylerimizin de yanlışlar yapabileceklerini, yanlışlar yaptıklarını örnekler vererek gençlere anlatırım. Bu nedenlerle gençlerin bizleri aşmaları gerektiğini onlara telkin ederim. Her kuşağın kendi dönemine özgü bir dili/söylemi/sorumluluğu olması gerektiğine inanırım.

Bu nedenle gençlerin bizim kuşakları taklit etmelerinin çok yanlış olduğunu belirtirim. Gençlere İslam ailesine ait ortak renkleri, ortak hassasiyetleri, ortak kaygıları temsil etmelerini, hizip adamı olmamalarını, hiç kimsenin adamı olamamalarını, her durumda Allah’a ait olmalarını, namımız yürüsün diye hiç bir şey yapmamaları gerektiğini, İslami bir kültür devrimini başarmak için evrensel ufuklara, dayanışmalara, üretkenliklere sahip olmamız gerektiğini anlatmaya çalışırım.

4- Akşamları hangi minval üzeredir?

Aile içinde karşılıklı paylaşımın saatleri başlar

Akşam yemekleri evimizde erken yenir. Kimi zaman sofranın hazırlanması konusunda eşime yardım ederim. Evde eşimle bir araya geldiğimizde kendisine günün özetini anlatırım. İlgili günün haberleri/yazıları/yorumları konusunda karşılıklı değerlendirmeler yaparız. Eşim çok dikkatli bir gazete okuyucusudur. Bilmediğim konuları eşime, çocuklarıma danışırım. Merhum babam benden her hangi bir şey öğrenmek istemezdi. Ben çocuklarımdan yararlanıyorum. Onların dünyaya bakışı kuşkusuz bizim bakışımızdan daha genç. Onlar küresel dönemin bütün iletişim-etkileşim imkanlarını çok güzel bir şekilde kullanıyor.

Ben bilgisayar-internet-ceptelefonu vb kullanmıyorum. Bütün bunların beni kitapla ilgili yoğunluklarımdan uzaklaştırabileceğini düşünüyorum. İnternete taşınan arkadaşlarım kitap okumayı bıraktılar. Televizyon seyretmiyorum. Çok nitelikli sinema filmleri olduğunda eşim beni haberdar ediyor, birlikte seyrediyoruz. Vakitlerini televizyon’a ayıran arkadaşlarımızın da kitapla ilgili hassasiyetleri yok oluyor. Akşam namazlarından sonra eşimle birlikte bir çay mola’mız oluyor. Çayları genellikle ben hazırlıyorum.

Sadece insan ilişkileri değil kitap ilişkileri de o denli mühim

Hiç kimseye benim kitaplarımı okuyup okumadıklarını sormam, merak etmem. Ancak kitapla ilişkilerini sorarım. Eşim ve çocuklarım da benim kitaplarımı okumadılar, ancak kendi tercihleri doğrultusunda okuyorlar. Hepsi İstanbul’da yaşayan üç oğlum var onların sağladıkları imkanlarla son birkaç yıldır Türkiye dışına kültür gezileri yapıyoruz. Geçen yıl hep birlikte Endülüs’e gitmiştik. Hepimiz çok etkilendik, çok sarsıldık, çok büyük bir hüzne garkolduk. Sizin, bu söyleşi için beni aradığınızda da Portekizdeydik, orada, Lizbonda İslam sanatları sergisini gezdik. 11 nci yüzyılda Lizbonda İslami yoğunluklar olduğunu öğrendik. Akşamları, akşamdan sonraları evde daha çok yeni yayınları okuyarak vaktimi değerlendiririm. Pek çok kitabı birlikte okurum. Her yeni kitabı piyasaya çıktığı gün almak için çok çaba harcarım. Kimi kitapların piyasaya çıkışını büyük bir merakla beklerim. Kimi akşamları eşimle birlikte kitapçıları dolaştığımız olur. Şu günlerde yeni çıkan pek çok kitabı eleştirel bir dikkatle okumaya çalışıyorum.

5- Atasoy Müftüoğlu geceyi/geceleri nasıl yaşıyor?

Kalabalıklardan, kalabalık ilgilerden uzakta yaşıyorum

Ben, içerisinde yaşadığımız dönemde ahlaki bir ses, sorumlu bir ses olmaya çalışıyorum. Hepimizi derinden yaralayan rahatsız eden gelişmelere karşı duyarlı bir çevre oluşturmaya çalışıyorum. Kendi ismimle anılan her hangi bir şey yapmak istemiyorum. Ahlaki sorgulamalar yaparak, ahlaki duruşu bir eyleme dönüştürelim istiyorum. Bilinçli çabaların süreklilik gösteren çabalar olduğuna inanıyorum.

Kültürel bir çürüme döneminde, kültürel yoksullaşma döneminde, ayrıntı kalabalıklarından kurtularak, bütün bilinç kapılarını genç kuşaklar için sonuna kadar açmamız gerektiğini düşünüyorum. Bütün bu nedenlerle Rabbimizin bize katından lütfettiği, içerisine doğduğumuz bütün vakitleri; sınırlarımızın ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak; hiç bir aşırılığa, bencilliğe, narsisizme, bağnazlığa düşmeden değerlendirmeye çalışıyorum.

Güncel olan hayattır, kalıplarla ve imgelemelerle tamamını göremezsiniz

Kalıpçı yaklaşımlara; moda ilgilere, moda konulara, moda kitaplara itibar etmiyorum. Hayatı bir bütünlük içerisinde yaşamaya gayret ediyorum. Dışlanma ve yalnızlaşma korkusu taşımadan farklı olmaya cesaret etmemiz gerektiğini düşünüyorum. 43 yıldır Eskişehir’de yaşadığım halde, bugün gelmiş kadar bu kente yabancı olduğum için, her hangi bir gece etkinliğine katılmıyorum.

Kalabalıklardan, kalabalık ilgilerden uzakta yaşıyorum. Kalabalıkların ilgisini çekecek bir dile, söyleme, tarzı ihtiyaç duymuyorum, saygı da duymuyorum. Sayılara değil, niteliklere önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Sabahları çok erken kalktığım için, geceleri en geç saat 23’de yatıyorum.

Sizin için, hepimiz için aziz vakitler, aziz uğraşlar, aziz dostluklar, aziz ilgiler, aziz bir ömür ve aziz bir gelecek dua ediyorum.

Adem Turan ne güzel bir ‘adam’a sordu.

kaynak: dunyabizim.com

You may also like...

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial

Enjoy this blog? Please spread the word :)