Gerçek Hayat Dergisi’ni çıktığı ilk günden itibaren takip eden 35’lik okur gözüyle son durumu değerlendirelim. Paşalı’yı ise dergi çıkmadan önce tanımıştım yani dergiden de eski dostluğumuz vardır. İki dostumuzun buluşması bizi fazlasıyla sevindirdi. Hiç unutmam bir buluşmamızda yazdığım güncede bağlaçları düzenlemişti, sayın Paşalı kusura bakma ben hala bağlaçları ayırmayı unutuyorum. O’nu Marmara Fm’de ki programında yeni ufuklar açan gece yürüyüşçüsü olarak tanıdık. Geceleri adım atmak, güzel insanları tanımak ve tanıtmak, uzak yüreklerde derin hisler uyandırmak, belki de bilmeden yaptığı eylemlerdi. Paşalı’nın Anadolu’nun ücra köşelerine dağılmış dinleyici kitlesi ile Gerçek Hayat’ın okur kitlesi, bence özel bir kesişim kümesi içinde yer alıyor ve bu özel cemaat daha da büyüyecektir. Özel cemaat diyorum; çünkü bağımsız bir bağımlılık bizimkisi.
Edebiyat eksenli haftalık dergi mi, haber eksenli haftalık dergi mi?
Bu iki çizgi arasında nerede duracağız; ilk başlayan ekibin edebiyat eksenli olduğu söyleniyordu, son dönemde ise gazeteci kumaşı olan kişilerin hakim olduğu bir yapıdan bahsediliyor. Bu iki önermeye katılmakta mümkün.
İnternet haberciliğinin işin suyunu çıkardığı dönemde haftalık habercilik yapmak bence zor bir meziyet. Görülmeyeni görmek ve olayları yedinci kademeden tefsir edebilmek belki bizleri sıcak haberciliğin çürümüşlüğünden kurtarabilir. Habercilik olmalı ama çok çok üst düzey bakışla yapılmalıdır. Peki edebiyat kumaşı nasıl olacak, her alanda en az bir kaliteli yazı ve yazar durumu kurtarabilir. Herkes iş bölümü yapmalı ve yazarlar en iyi olduğu alanda yazmalı. Tabii ki bu konuyu biraz da yazarların ayarlaması gerekiyor.
Dergide aynı tarza yakın bölümler ayrılması yerine tek bölümde güç birliği yapılması bence daha güzel olur.
Röportajlarda biraz daha duruma hakim olunmalı. Bir konuşmada emekli albay neredeyse tüm dertlerin AB sürecinde biteceğine bizi ikna edecekti. Konuşturan kişi okurların aklına gelecek soruları okuyucu adına karşısındakine yöneltebilmelidir.
Belki tek tek yazılar ve yazarlar üzerine uzun uzun konuşulabilir; fakat bence şimdilik buna gerek yok. Sayın Paşalı dergide değişim görmeyi ümit ediyoruz.
Türkiye’nin ve Dünya’nın en etkili dergisi olmasının önünde hiç bir engel yok.
Gerçeğe sadakat şerefiniz olsun ve adaletten ayrılmayın yeter.