KONYA’DA SABAH

Please follow and like us:

Bismillahirrahmanirrahim
Gözlerimi açtım ve telaş içinde yatağımdan doğrulup hemen saate baktım. Cuma gününe farklı bir merhaba diyecektik; fakat bu özel merhabanın planını yapmaktan çok daha zor olanı onu uygulayabilmekti. Şehirden 20 km uzakta oturuyoruz ve derdimiz sabah namazına Konya merkezinde bulunan Kapu Camisi’ne yetişmek. Derin bir nefes alıyorum; çünkü saat henüz beş olmamış. Saat 6’da namazın kılındığı düşünülürse vaktimiz hazırlık ve uzun yolculuk için müsait. Uzaklardan gelen misafirimi bu saatte kaldırmak şık olur mu derken kendisi bir anda odanın kapısında gözüküyor ki bu beni daha çok sevindiriyor.

Misafirimiz Cüneyd Efendi. Eski sabah meclisimizin müdavimi, seher vaktinin kıymetini bilen dostlarımızdan. Her ne kadar uzaklarda da olsa görüşümüze görüş, adımımıza adım katan nadide kişilerden. Ben ümit ediyorum ki ileride hayırlı işlerin altında imzasını herkes görecek. Ondaki mayanın oluşma süreci her insana nasip olmaz; farklı ortamlarda bulunmanın verdiği görüş zenginliği, genç yaşında Rabbimizin ikram ettiği maddi ve manevi zenginlik. Annesi sohbet meclislerine İstanbul’un en gözde cemaatinde katılmaya başladığında o küçük bir çocuktur; fakat gençliğinin en hızlı anlarında bile onu frenleyecek iç sorgu bu meclislerde yüreğinde demlenir. Hemen bu noktada çocuk eğitiminde anne faktörünün ne kadar önemli olduğu bir kere daha gün yüzüne çıkıyor. Konya’da üniversite yıllarını geçirmek nasip olur. Zaman zaman aksiyon ortamlarında bulunsa da tasavvuf onun dinlendiği liman olmuştur. Kendiyle kalmayı, tek başına hayat mücadelesi vermeyi zor şartlarda deneyimlemiştir. Çatı katında yalnız geçen günler, soba dumanıyla zehirlendiği ve son anda kurtarıldığı bodrum dairesi, hiçbir zaman bitiremese de en azından yolunda bulunduğu Nuri Hoca Efendi’den aldığı Osmanlıca dersleri, Piri Paşa Medresesi’nden aldığı diploma hayatının özel kilometre taşlarıdır.

İNSAN kolay yetişmiyor, bu nedenle nerelerde vakit tükettiğimiz fazlasıyla önem kazınıyor. Özellikle bazı ipuçları veriyorum ki kendini daha iyi noktalara taşımak isteyenler kafayı kaldırıp bir baksın ben kimden ne kadar nasiplenebilirim. Zaman özel ve değerli bir hazine, talebelik yılları iyi değerlendirilirse daha sonra önümüze yeni kapılar açılabilir. Hayatın ilerleyen süreçlerinde evlilik ve iş hayatı gibi iki büyük kırılma çizgisi insanı hazırlıksız yakalarsa kişiyi bilinmeyen noktalara savurabilir. Tamda bu noktada iş ve evlilik gibi iki önemli süreci geride bırakan dostumuzun eşiyle gerçekleştirdiği bu ziyaret bizce daha da önemli. Ufkumuz kişileri okutmanın, yurt yapmanın ötesine geçip okul hayatı sonrası için ne yapabiliriz, istikamet üzere nasıl ilerleyebilirler, büyük imtihanın varlığını unutmadan hayattaki engelleri nasıl atlayabilirler gibi konular ayrıca önem kazanıyor. Bu nedenlerle bir seher yazısında bazı özel detaylara girme gereği duyuyoruz. Cüneyd ve onun gibi bize yakınlığı olan bir kaç güzel insanın varlığı kainatın can suyu. Ümidimiz sayıları çoğalsın her biri İbrahimi bir duruş ile oldukları yerde yeni vesilelere zemin oluştursunlar. İnsanın eğitimi bir günlük veya yıllık değil ömürlük bir süreç. Bilenler nerede bir çiçek görseler beslenmişler ve yollarına devam etmişlerdir. Bu yolculukta tüm faydalandıkları kapılara saygı duyarak ya kendileri kapı olmuş veya büyük bir kapıya destek olarak o kapıdan daha çok insan geçmesine vesile olmuşlardır. Bir derdimiz olmalı bizi ahirete taşıyacak.

Kapu Camisi’ne sabah namazına yetiştik elhamdülillah, sekiz saf oluştuğunu görünce daha da heyecanlandık. Bir safın 150 kişi civarı olduğu düşünülürse ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Namazdan sonra piri Paşa Medresesi’ne hocamızın yanına gittik. Allah’ın sıfatlarının anlatıldığı bir muhabbet meclisinde kendimize halkada yer bulduk. Ders sonrası tekkenin çorbasını içtik ve sonra yazılarımızı takip edenler bilecekleri gibi Nasip Çayevi’nde mangal ateşi ile pişen çayımızı yudumladık. Mangal ateşi deyince aklıma geldi, odun ateşi ile pişen yemek ile sunni ateşte pişen yemek aynı değildir değil mi, ağır ateşte demlenir her şey ve insanda hızlandırılmış eğitimlerle bir yere varamaz pişmek için ağır ve uzun soluklu eğitim şart. Ne güzel bir dost ile karşılıklı oturup çay içmek. Bizler muhabbete susamış gönülleriz, her nerede hakiki muhabbet varsa o halka bizim dairemizdir. Olağan dışı bir durum olmadıkça Ahilerin cuma sabahı muhabbetleri devam edecek. Bekleriz efendiler, gelin muhabbete ortak olun veya kendi bulunduğunuz yerlerde sabah oturma ve OKU’ma grupları oluşturun. Kendinize sabahın ilk vaktinde oturabileceğiniz dostlar bulun.
Bereket ve diriliş seher vaktinde saklı.

You may also like...

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial

Enjoy this blog? Please spread the word :)